Resim benim için her zaman kendimden kaçmak için bir liman olmuştur. Güzel Sanatlar Fakültesi’ne gitmemiş olmamın verdiği pişmanlığı üzerimden atabilmek için bir süre devam ettiğim ve sevgili hocam Mehmet Ertan Yollu sayesinde çok keyif aldığım bir atölye dönemim oldu. Ama ne yazık ki devam ettiremedim. Aynı dönemde resim yaptığımız sevgili arkadaşım Nural’ın ise harika bir galerisi oldu devamında. Birgün onun galerisindeki ressamları Işıl Özışık ve Orhan Gürel’den suluboya dersleri alacağımı hayal ederek avunuyorum bende.

Oysa ki sanatın büyüleyici gücüne yürekten inanıyorum. O yüzden oğlumun hayatında sanatın yer etmesini çok önemsiyorum. Katılımcı olmasa da iyi bir sanatsever olması arzusundayım.

Çocuklarda Sanat Eğitimi, pek çok yerde tanıtımını gördüğüm ama henüz erken olduğunu düşünerek ötelediğim bir kitaptı. Okur okumazda geç bile kaldığımı, hatalar yapmaya başlamış olduğumu farkettim. Kitabın yazarı Susan Striker bir resim öğretmeni. Çocukların yaptıkları ilk karalamaların okuma yazma öğrenmede ne kadar önemli bir süreç olduğunu belirterek başlıyor kitabına. Oysa ki bizler karalama yapmasını engellemeye, çizimlerini şekillendirmeye çalışmaz mıyız? Al sana ilk HATA!

Kitabın giriş bölümünde;

“Sanat, çocuklara sorunların birçok şekilde çözülebileceğini öğretir. Çocukları sanat yaklaşımındaki özgürlük, merak ve macera duygusu bir kez bastırılırsa tekrar öğrenilmesi kolay olmaz. Çocuk sanatı bir kere kopya çalışması gibi görmeye başlarsa, yenilikçi sanat üretiminde ve bağımsız düşünmede esas olan yaratıcı ruhu tekrar yakalaması hiç de kolay olmaz.”

deniyor ve orada kendi yaptıklarımın kopyacılıkdan pek de öte gitmediği gerçeğiyle yüzleşmek zorunda kalıyorum :-(

Genel olarak özetleyecek olursak, sanatın sadece bir eğlence aracı değil, gerek yazı yazma, gerekse matematiksel ve bilimsel gerçekleri öğrenmelerinde bir araç olduğundan bahsediliyor kitapta. Çamuru şekillendiren bir çocuğun, deneyerek öğrendiği matematiksel gerçekler hiç de yabana atılır cinsten değil. Yani bir anlamda çocuk, sanat aracılığıyla konuşuyor, kendini ifade ediyor, gelişiyor.

Yazarın bahsettiği hatalardan biri de, çocuklara resim konuları verilmesi. Çocukluğumdan beri resim yapmayı çok sevmeme rağmen, okullardaki özel günler için verilen konular hep beni germiştir. Bayram resmi, anneler günü resmi, kış resmi gibi…

Bir başka hatayı ise şöyle dillendirmiş yazar:

 “Eğer onun yalnızca hava güzel olduğunda ya da resim sehpasını dışarıya taşıyacak vaktiniz olduğunda dışarıda resim yapmasına izin veryorsanız, bilmelisiniz ki çocuğunuz pek çok şeyi öğrenme şansını da yitiriyor. Çünkü çocuğunuzun çalışırken kırılan döküleni dert etmemesini sağlamak oldukça önemlidir.”

Ayrıca Striker, çocukların yaratıcılığını geliştirici oyuncaklardan bahsederken, tek doğru yanıtı olan yap-bozlarla geçirilen sürenin kısıtlanmasında fayda olduğunu söylüyor.

Resme meraklı anne-baba olmakta bir anlamda çocuğun yaratıcılığını engelliyor. Onun için yaptığınız resimler ve onu şekiller çizmeye zorlamak doğru değil. Yazara göre:

“Gerçek bir nesneyi resmetme isteği kesinlikle çocuktan gelmelidir. Bu hemen hemen çocuğun 4. yaşgününe yakın bir zamanda sözkonusu olabilir.”

Çocukların neyi ne zaman yapabileceği hakkında fikir vermesi açısından da maddeler sıralamış yazar :

    • Çocuk 6 aylıkken, parmaklarını kullanarak boya çalışmaları yapabilir, sizde bu çalışmalarda yiyeceklerden yararlanabilirsiniz.
    • 8-12 aylık çocuklar için, çocuğun kolu uzunluğunda beyaz bir kağıtla siyah boya kalemi kullanabilir, yavaş yavaş onu çizim çalışmalarına hazırlayabilirsiniz.
    • 18. aydan itibaren, yaklaşık 2.5 cm. uzunluğunda bir fırçayla tek renk boya kullanabilir ya da oyun hamurlarıyla çalışmalar yapabilirsiniz.
    • 20 aylık çocuklar, kendinden yapışkanlı çıkartmalardan hoşlanacaklardır. 2.5-3 yaş arası çocuklarda artık yapıştırıcılarla çalışabilecek durumdadırlar.
    • 2-2.5 yaş arasında, makasın nasıl çalıştığına dair birkaç basit alıştırmadan sonra, çocuğunuz makasla kağıdı kesmeye başlayabilir.
    • 3 yaşındaki çocuklar artık 2 farklı renk kullanabilir. Play-Doh gibi oyun hamurlarından, çamur, kil gibi malzemeleri kullanmaya geçebilirler.

Ayrıca yazar, kağıt seçiminin önemini de vurguluyor ve çok küçük boyutlarda, şekilli ya da kalitesiz kağıtların tercih edilmemesini öğütlüyor.

Çocuğumuzun yaratıcılığını nasıl geliştirebileceğimiz konusunda tüyolarda vermiş yazar. Onu teşvik etmek, eserlerine değer vermek, örnekler sunmak ve ortam hazırlamak olarak özetlenebilir bunlar. Onun yaptığı işe değer verdiğimizi göstermek ve gelişimini takip etmek açısından, resimlerini saklamamız gerektiğini söyleyen yazar, düzenli şekilde arşivlemenin yollarını da sunmuş. Ama resmin üzerine tarih ya da neyi anlattığına dair notlar almamamız konusunda uyarıyor. Çocuklar için bir resmin hiç bitmeyeceğini, farklı zamanlarda farklı şeylerle resmi ifade edebileceklerini söylüyor. Üzerine yazı yazdığımızda ise biz olayı bitirip, yaratıcılığına engel olabiliyormuşuz :-) Bu arada çizdiği bir çizgiyi ilk seferinde yılana, ardından raya, ardından farklı bir şeye benzetmesi de iyi birşeymiş. Oysa biz az önce böyle demiştin diye eleştiriyorduk :-(

Sanatta yaratıcılığı öğretmenin 10 temek kuralını ise özetle şöyle sıralamış Striker:

  • Bir çalışmanın nasıl olması gerektiği konusundaki beklentilerinizi unutup, neyi nasıl kullanacağını çocuğunuzun kararına bırakın.
  • Asla çocuğunuzun çalışmasına elinizi sürmeyin.
  • Resimdeki tesadüfi şekilleri gerçek nesnelere benzetmeyin. (Bu gerçekten zor :-( )
  • Çocuğunuza nasıl çizmesi gerektiğini göstermeye kalkmayın.
  • Çocuğunuza asla “Bu ne?” ya da “Ne çiziyorsun?” gibi sorular sormayın.
  • Çocuğunuza asla boyama kitapları, kolay boyalar, kalıplar, çizim makinaları gibi sanatsal yaratıcılığı engelleyen oyuncaklar almayın.
  • Asla çocuğunuzu resim yarişmalarına veya çocukları karşı karşıya getirecek etkinliklere katılmaya yöneltmeyin.
  • Çocuğunuzu, tek doğru yanıtı bulmaya değil, çözüm olabilecek pekçok alternatif üretmeye yöneltin.
  • Uygun olmayan yüzeylere resim çizdiği için çocuğunuzu asla azarlamayın.
  • Bir gelişim sürecini tamamlamadan diğerine geçmeye zorlamayın.

Yazar sanatsal gelişimin tablosunu da aşağıdaki şekilde paylaşmış bizlerle:

Çocukların yaptıkları karalamaların, bir karalama alfabesi oluşturduğunu belirten yazar bununla ilgili olarak bir tablo eklemiş kitabına ve ardından geometrik şekillere geçen çocukların gelişim aşamalarını şöyle sıralamış:

2.5-3.5 yaşlarında : Daireler

4.5-5.5 yaşlarında : Kareler

5.5-6.5 yaşlarında : Üçgenler

6.5-7.5 yaşlarında : Baklava Dilimleri

Çocuğun resme yaklaşımının hayata yaklaşımı gibi olduğunu söylüyor yazar. Çekingen yapıdaki bir çocuk daha sönük, silik çizgiler çizerken, dışa dönük çocuklarda daha geniş ve çarpıcı resimler çizerlermiş. Ayrıca çocuğun aynı şekli defalarca çizmeside sorun olarak kabul edilebilirmiş. Çocuğumuzun resimlerini değerlendirirken gözönünde bulundurmamız gereken noktaları ise şöyle sıralamış yazar:

    • Çocuğumun hareketleri resmi nasıl etkilemiş?
    • Renkler nasıl kullanılmış?
    • Ne çeşit çizgiler kullanılmış?
    • Bu çalışma, bir öncekinden hangi yönleriyle farklı?
    • Hangi malzeme ne şekilde kullanılmış?
    • Hangi malzemeyi kullanırken elini ne kadar bastırmış?
    • Çocuk çalışırken neler hissetmiş?

Yazar, çizim, boyama, baskı, kağıt, heykel, renkleri keşfetmek gibi bölümlerle bu konuları ayrıntılı olarak işlemiş ve çalışma örnekleri sunmuş.

Unutmamalısınız ki; iyi bir resim, ne “güzel” görünmek zorundadır ne de çocuğunuza önemli birşey öğretmek. Bu nedenle ona cesaret vereceğiniz sözler “çok güzel gibi kalıplarla sınırlanamaz.

Diye uyarıyor biz ebeveynleri.

Biliyorum çok uzun oldu bu yazı. Ama bu kitabı özetlemek gerçekten zor. Bunların yanında satır aralarında bir sürü önemli noktalar daha gizli. Bu kitabı birebir uygulamak benim için çok mümkün görünmüyor. Ama oğlumun böyle bir resim öğretmeni olmasını çok isterdim :-)

Benim doğru bildiğim yanlışlıklar ise şöyleymiş:

  • Onun için resimler yapmak (Kendisi de ona benzetmeye çalıştığından yaratıcılığını engellemeye, beceremediğindeyse hırçınlaşmasına sebep olduğumuz için)
  • Yaptığı resimlerin ne olduğunu sormak ya da gerçek nesnelere benzetmek (Resmin mutlaka gerçek nesnelere benzemesi gerektiği ya da ancak o zaman övgü alabileceği yargısını vermesi açısından sakıncalı)
  • Boyama kitapları sunmak (Ona sınırlar koymak anlamına geldiği için, neyse ki henüz almamıştım)
  • Benzettiği şekilleri övmek (Övgü aldığı şekilleri tekrarlama eğilimi göstereceğinden yaratıcılığına engellediği ve süreçten zevk almak yerine sonuca odaklandığı için. Bunu yapmamak gerçekten çok zor :-( Gümüşcün çizdim diye getirdiği şey gerçekten benziyorken tepki vermemeyi nasıl başarmalı? Bu durumda şevkini kırmaz mı?)
  • Çok fazla renk ve seçenek sunmak (Başlangıç için bir kağıt, bir kalem yeterliymiş)

Bu kitabı okumaya başladığımda, yapmış olduğumuz hataları farkederek düzeltmeye çalıştık. Onun için elimizden geldiğince resim yapmamaya, karalamalarını övmeye başladık. Ama farkettim ki bu durum resme ilgisini de azaltıyor. Acaba yanlış yolda mıyız diye düşünürken, son günlerde yeniden ilgilenmeye başladı. Bu aşamada kendimiz teklif etmesekde, o ısrarla birşey çizmemizi istediğinde karşı koyamıyoruz. Şuan masasının üzerinde her daim kağıt ve pastel boyaları mevcut. Ama daha rahat çalışabileceği bir ortam hazırlamak istiyorum ona. Bir resim sehpası, sulu boya ve fırçalarla başlamak arzusundayım. Bakalım ne kadar uygulayabileceğiz okuduklarımızı.

Kitap, -her ne kadar ben herşeyi anlatmışım gibi görünsede :-) – kesinlikle okumaya değer. Kitabı ilk duyduğum isimlerden biri olan Anne-log bloğunun sahibi Banu’da daha önce bahsetmişti bu kitaptan. Ona da göz atmak isterseniz bir tık ötede… Ayrıca bir diğer tanıtım yazısı da Defne Yaprağı’ndan. Onlara da göz attıktan sonra eminim okumak isteyeceksiniz :-)

İlgili Yazılar :

 
 

Bugün 6 ziyaretçi (12 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol