Kitaplardan Öğrendiğinizi Bire Bir Çocuklarınıza Uygulamayın 
Çocuk eğitimi üzerine yazılmış kitaplar genç anneler için iyi bir rehberdir elbet Çocuk eğitimiyle ilgili bir kitap okuyorsunuz ve şöyle bir cümleyle karşılaşıyorsunuz: `Billy, belki Dr. Green`e ödevlerini neden yapmadığını anlatabilirsin.` Annenin, çocuğunun ödevlerini ihmal etmesinin altında yatan nedenleri öğrenmek için eve bir psikiyatr davet etmesi ilginizi çekiyor; çünkü sizin de sorumsuz bir çocuğunuz var. Ancak eve bir psikiyatrist davet etme fikri şimdilik uzak görünüyor size. Başka bir kitapta da bebeklerin belli aralıklarla emzirilmesi gerektiğini okuyorsunuz; ama sizin bebeğiniz çok sık acıkıyor ve kitapta belirtildiğinden daha sık emzirmek zorunda kalıyorsunuz onu. Çocuklara kitapları sevdirme yöntemlerine dair okuduklarınız da işe yaramıyor, oğlunuz gün boyu dışarıda oynamayı kitap okumaya tercih ediyor. Ve bir zaman sonra farkına varıyorsunuz ki, kitaplardan edindiğiniz bilgileri bire bir çocuklarınız üzerinde denemeye kalkıp da kimi zaman başarısız olduğunuzu görmek hem sizi hem de onları bunaltmış. `Çocuğumu tanımam gerektiğini öğrendim` Çocuk sahibi olmadan çok önceleri `çocuk eğitimi` üzerine kitaplar okuyan Sümeyye Hanım, kızı Hilal dünyaya geldikten sonra öğrendikleri ışığında kızını yetiştirmek istemiş; ancak küçük Hilal, annesinin teorik bilgilere dayanan yetiştirme yöntemine kimi zaman olumsuz cevaplar vermiş. Sümeyye Hanım, çocuğunu mükemmel yetiştirme arzusunun doğumdan sonra kendisini depresyona soktuğunu söylüyor. `Sürekli çocuk eğitimiyle ilgili kitaplar okuyordum ve öğrendiklerimi pratiğe geçirmeye çalışıyordum. Ancak kızım benim planladığım saatte uyumayınca ya da ortada bir sebep yokken ağlayınca öğrendiklerimi yeterince iyi uygulayamadığımı düşünüp üzülüyordum.` diyen Sümeyye Hanım, kitaplardan öğrendiklerinin çocuğu üzerinde yüzde yüz etkili olamayacağını, çocuğunun karakterini tanımasının daha önemli olduğunu sonradan öğrenmiş. Peki, çocuk eğitimiyle ilgili kitapları ne kadar ciddiye almalıyız? Psikiyatr Bahadır Bakım, bu soruyu bakın nasıl cevaplıyor: `Kitaplar, genç anneler için çok faydalı rehberler elbette. Ancak çocuğun karakterini göz ardı eden ve tamamen teoriye dayanan bir yaklaşımı sağlıklı bulmuyorum; çünkü doğallıktan uzaklaşılmış oluyor. Kardeşler arasında bile çok büyük kişilik farklılıkları varken herhangi bir kitaba bakarak çocuğu yönlendirmeye çalışmak doğru olmaz.` Psikiyatr Bakım, her şeyin kontrol altında olmasını isteyen, belirsizliklere tahammül edemeyen ve her alanda mükemmeliyetçi olan annelerin obsesif yani takıntılı kişiliklere sahip olduğunu söylüyor. `Kitaplardaki tüm bilgiler bütün çocuklara uygun olamaz, aslına bakarsanız her çocuk için ayrı bir kitap yazılmalı.` diyen psikiyatr Bakım`a göre, her şeyi kitabına uygun yapmak isteyen anneleri bekleyen tehlikeler bakın neler; arkadaşlık, akrabalık ve komşuluk ilişkileri aksıyor. Bütün dikkatini çocuğu üzerine yoğunlaştırdığı için kendine vakit ayıramıyor ve zamanla çocuğuyla kendisi arasında patolojik bir bağ oluşuyor, yani çocuğunu kendisinin bir uzantısıymış gibi görüyor ki; bu da, çocuğun bireyselleşmesini engelliyor. Mükemmeli arzulayıp da başarısız olduğunu görmek depresyona girmesini kolaylaştırıyor. Çocuğun tüm yükünün kendi üzerinde olduğunu, kimsenin kendisine yardımcı olmadığını düşünerek öfkeli ve suçlayıcı bir tutum içine giriyor. Annenin çocuk yetiştirirken daha esnek davranmasının hem kendisi hem de çocuğu için daha sağlıklı olduğunu söyleyen psikiyatr Bakım, `Çocuğunuzla bol bol konuşun, gözlerinin içine bakın, sık sık sarılın, kucaklayın, hem sözlerinizle hem de davranışlarınızla onu ne kadar çok sevdiğinizi hissettirin.` diyerek doğal ve manevi yönü güçlü bir eğitimin daha önemli olduğunu belirtiyor.
|
|