Okul öncesi... 8 milyon çocuktan ancak 1.5 milyonu eğitim alıyor 0-6 yaş çocuğun en hızla geliştiği dönem. Yani hayatın temeli. Beyin gelişiminin büyük bölümü de 0-4 yaş arasında tamamlanıyor. Çocukların yaşadıkları deneyimler bu gelişimde belirleyici rol üstleniyor. Bu nedenle çocukların bu dönemde yeterli beslenmesi ve etkileşimde bulunabilmesi onun gelişimini destekleyen bir ortamda bulunması önemli. Uzmanlar, erken çocukluk eğitimini insan gelişiminin başlangıç noktası olarak görüyor.
Bu nedenle çocuklara yapılacak kamu yatırımı hem sosyal hem de ekonomik olarak getirisi yüksek hale geliyor. Ülkemizde daha çok çocuğun kaliteli erken çocukluk eğitiminden yararlanabilmesi için yatırım şart.
Nüfusun yarıdan fazlası 25 yaşın altında olan ve yılda 1.4 milyon bebeğin doğduğu ülkemizde 0-6 yaş grubunda yaklaşık 8 milyon çocuğun ancak yüzde 16'sı okulöncesi eğitim hizmetinden yararlanıyor. Bu yaşlardaki eğitim eksikliğinin sonradan giderilmesinin neredeyse imkansız olduğu göz önünde bulundurulduğunda bu tablo gelişmiş ülkeler düzeyine yükselmeye çalışan bir ülke için hiç de iç açıcı değil.
Eğitim Reformu Girişimi'nin AÇEV ile ortaklaşa hazırladığı "Ekonomik ve Toplumsal Kalkınma İçin Erken Çocukluk Eğitimi" başlıklı rapor bu dönemin çocuklar için ne kadar önemli olduğunun altını çiziyor.
EĞİTİM ALANLA ALMAYAN ARASINDA İKİ YIL FARK VAR
Araştırmalar erken çocukluk eğitimi alan çocukların almayanlara oranla daha yüksek zihinsel beceriler ve eğitime yatkınlık sergilediklerini ortaya koyuyor. Bu gelişim, kaynaklara ulaşma şansı kısıtlı çocuklarda yani risk altındaki çocuklarda daha belirgin hale geliyor.
Erken çocukluk eğitiminin okulda başarıyla ilişkisini inceleyen araştırmalar, ilk ve ortaöğrenimdeki başarının erken çocukluk eğitimine bağlı olduğunu gösteriyor. Kaliteli erken çocukluk eğitimi programlarına katılan çocuklar okula daha iyi hazırlanıyor, okulda daha başarılı oluyor, sınıfta kalmaları veya okulu terk etmeleri daha düşük olasılık haline geliyor.
OECD tarafından gerçekleştirilen Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) 2003 sonuçlarına göre Türkiye'de erken çocukluk eğitimi alan ve almayan öğrenciler arasında yaklaşık 2 okul yılına denk başarı farkı var.
KÜÇÜK YAŞTA ALINAN EĞİTİM, KARİYERİ BELİRLİYOR
Erken çocukluk eğitimiyle kazanılan donanım, dil yeteneği, çalışan nüfusa katılım yaşı, mesleki statü ve hatta bilgisayar kullanımına yatkınlık gibi modern hayata uyum sağlamaya yönelik sayısız alanda büyük etki var. Eğitim alanlar potansiyelini en üst düzeyde kullanmayı öğreniyor, fiziksel ve zihinsel yeteneklerini geliştiriyor, çevresiyle rahat iletişim kuruyor, kendine daha fazla güveniyor.
Bu eğitim sadece çocuğun sağlıklı ve başarılı bir yetişkin olmasına katkıda bulunmuyor, orta ve uzun vadede tüm toplumu etkileyen sosyal ve ekonomik sonuçlar da getiriyor. Ancak, Türkiye'de erken çocukluk eğitimine çok sınırlı sayıda çocuk erişebiliyor. Genellikle yoksullar bu hizmetten yararlanmıyor. Türkiye, birçok alanda daha güçlü olduğu Gürcistan, Ürdün, Fas, Bulgaristan gibi ülkelerin bile bu alanda çok gerisinde kalıyor.
ERKEN ÇOCUKLUK EĞİTİMİ ALANLARIN ÜNİVERSİTEYE GİTME ORANI DAHA YÜKSEK
Prof. Dr. Çiğdem Kağıtçıbaşı, Prof. Dr. Sevda Bekman, Zeynep Cemalcılar ve Diana Sunar tarafından son olarak 2005 yılında yapılan ve 1982-1986 yılları arasında Erken Destek Projesi'ne katılan gelir ve eğitim düzeyi düşük kesimlerdeki çocuklar 20'li yaşlarının ortalarına kadar takip edildi. Araştırma sonucunda şu sonuçlara varıldı.
* Erken çocukluk eğitimi alan çocuklar ortalama 10,75 yıl okula devam ediyor. Bu da çocuğun en az lise eğitimi aldığını gösteriyor.
* Eğitim alanla almamış gruptakiler eğitim almayan gruptakilerden neredeyse 1.5 yıl daha uzun süre okula devam ediyor.
* Eğitim alanların yüzde 44.1'i üniversiteye giderken,
almayanların ancak yüzde 30.6'sı yükseköğretim kurumuna devam ediyor.
* Eğitim alanların kelime bilgisi daha yüksek
* Eğitim alanların hane geliri daha yüksek, büyük bölümü
bilgisayar ve kredi kartı kullanıyor.
Okulöncesinde eğitim alternatifleri Çocukların kimi okulda, kimi evde eğitim alıyor. Türkiye’de erken çocukluk eğitiminde uluslararası benzerlerinde olduğu gibi iki ana model uygulanıyor: Kurum temelli model ile ev temelli model Kurum temelli programların büyük bir bölümü Milli Eğitim Bakanlığı ile Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu’na bağlı yapılıyor.
Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yapılan modeller.
* Özel ya da resmi bağımsız anaokulları: 3-6 yaş arasında çocukların eğitimi sağlanıyor.
* Özel ya da resmi anasınıfları: 5-6 yaş arasındaki çocuklara eğitim veriyor. İlköğretim okullarının bünyesinde açılıyor. Yaygın olarak devlet okulları bünyesinde ve bazen de özel okul bünyesinde yer alıyor.
* Uygulama anaokulları ve ana sınıfları: 3-6 yaş arasında kız meslek lisesi öğrencileri öğretmenleri denetiminde uygulamalara katılıyor. Amaç, kız meslek lisesi öğrencilerinin uygulama yapmasını sağlamak
Okulöncesi Eğitimi Genel Müdürlüğü Tarafından Yürütülen Projeler Erken Çocukluk Eğitimi Projesi : 0-6 yaş arasındaki çocuklara doğumdan okula alışıncaya kadar çocuklar ve bakıcılar için daha gelişken öğrenme ortamları yaratmayı amaçlıyor. Çocukların psikososyal ve bilişsel gelişim hakkını güvence altına almayı hedefliyor. Okulöncesi Eğitimden İlköğretime Geçiş Projesi: Araştırma ve program geliştirme çalışmaları Bakanlık ve Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü Okulöncesi Öğretmenliği ve Sınıf Öğretmenliği Ana Bilim Dalları işbirliği ile yürütülüyor. Okulöncesi eğitim programları ile ilköğretim birinci sınıf programlarının birbiriyle uyumlu hale getirilmesi amaçlanıyor. Okul-Veli-Çocuk Eğitim Programı: 61-72 ay çocukları için hazırlanan bir program. Bu yaş grubu çocuklarının ana sınıfı ortamında zihinsel , sosyal- duygusal gelişimlerinin desteklenmesi ve okula hazırlanması amaçlanıyor. Aynı AÇEV ve MEB Okul Öncesi Eğitimi Genel Müdürlüğü ile 2002 yılından bu yana yapılan işbirliği ile uygulanıyor. Programda velilere yönelik çocuklarını desteklemelerini sağlayacak eğitim modülü de yer alıyor. Bu kapsamda bugüne kadar 15.986 çocuğa eğitim verilmiş bulunuyor. Gülümseyen Gelecek Anaokulları Projesi : Danone, T.C. Milli Eğitim Bakanlığı ve ÇYDD işbirliği ile birlikte yürüttüğü “Gülümseyen Gelecek Anasınıfları” projesinde belirlenen sınıflar Danone tarafından ana sınıfı olarak donatılıyor ve MEB tarafından bu sınıflara öğretmen atanarak eğitime başlanıyor. Bugüne kadar 500 ana sınıfı yapılmış bulunuyor. Aile İçin Temel Eğitim Programı: UNICEF desteğinde ailelerin eğitimi amacıyla 17 ilde devam ediyor. Mobil Anaokulu Projesi: 36-72 ay arası çocuklar için uygulanıyor. Maddi imkanları yetersiz ailelerin yaşadığı bölgelerde yapılıyor. Okulöncesi eğitimi yaygınlaştırmak amacıyla dil gelişimine yönelik eğitim programları hazırlanıyor. Aileleri okulöncesi eğitim konusunda bilinçlendiren proje yerel yönetimler ve üniversiteler işbirliği ile yürüyor. Gezici sınıf adıyla da bilinen bu uygulama 16 ilde 22 otobüs ile sürüyor. AÇEV Yaz Anaokulları: MEB Okul Öncesi Eğitimi Genel Müdürlüğü ve AÇEV işbirliğiyle gerçekleştirilen Yaz Anaokulları Projesi 2003 yılından bu yana uygulanıyor. Bugüne kadar toplam 3330 çocuğa eğitim verilen uygulamalar daha önce hiç okul öncesi eğitim almamış 61-72 ay arasındaki çocukların yaz aylarında okula hazırlanmak için eğitim almaları amacıyla yapılıyor.. Proje kapsamında çocukların annelerine de Anne Destek Programı eğitimi veriliyor. Kreş ve Gündüz Bakımevi: 0-6 yaş arasında çocukların bakımını sağlamak, bedensel ve ruhsal sağlıklarını korumak ve geliştirmek, temel değer ve alışkanlıklar kazandırmak amacını güdüyor. Kreş bölümü 0-3, gündüz bakımevi ise 3-6 yaş grubuna hizmet veriyor. Bakımevleri: 0-12 yaş arasındaki çocukların bedensel, eğitsel, psiko-sosyal gelişimlerini sağlamak ve iyi alışkanlıklar kazandırmak amacıyla çalışan kurumlar. Mahalle Kreşleri: Açık Toplum Vakfı, Türkiye’de çocuk bakımı ve erken çocukluk eğitim hizmetlerinin yetersizliğinden hareketle yerel yönetimlerce ücretsiz mahalle kreşlerinin açılması için çaba harcıyor. Bunun için kadınlar ve kızlar üzerinde bakım yükünün azaltılması hedefleniyor. Çocukların gün boyu barınabilecekleri sıcak bir ortam ile düzenli beslenmelerini destekleyebilecekleri yemek hizmeti sunmayı da hedefliyor. Ana Baba Okulu: Anne babaların çocuklarına istenilen davranış ve alışkanlıkları kazandırmaları, çocukların özdenetim sağlayabilmeleri hedefleniyor. Çocukların duygu ve düşüncelerini özgürce ifade edebilen bireyler olabilmeleri için anne babalara özel eğitim veriliyor. Projenin hedef kitlesi İstanbul’da gecekondu bölgelerinde yaşayan düşük sosyo ekonomik düzeydeki anne ve babalar. AÇEV’in yaptığı bu proje daha sonra Ankara, İzmir, Gaziantep, Mersin, Ereğli gibi birçok illerde uygulanarak yaygınlaştı. 24 ilde yapılan anne baba programına 16 bin kişi katıldı. Anne Çocuk Eğitim Programı: AÇEV tarafından 5-6 yaş arası okulöncesi eğitimi sorununa çözüm olarak geliştirildi. Milli Eğitim Bakanlığı ve SHÇEK işbirliğinde yürütülen program 2002 yılı itibariyle MEB Çıraklık ve Yaygın Eğitim genel Müdürlüğü’ne devredildi. Bilimsel temelli ev merkezli bir okulöncesi eğitim programı. Programda doğrudan annelere ulaşılıyor ve 5-6 yaş ( 60-72 ay) okulöncesi eğitim konusunda bilinçlendirilmeye yönelik eğitim veriliyor. Çocuğun eğitim ihtiyacı ev ortamında annesi tarafından karşılanıyor. Kurs 25 hafta sürüyor ve yaklaşık 3 saatlik haftalık grup toplantılarıyla yapılıyor. Programda anneler çocukların zihinsel, sosyal , duygusal ve bedensel gelişimi, beslenmesi, hastalıkları, tuvalet eğitimi, disiplin yöntemleri ve iletişimi konusunda bilgilendiriliyor. Sohbet şeklinde yapılan diğer bir bölüm de annelere kadın üreme sistemi, gebelik ve doğum kontrol yöntemleri hakkında bilgiler veriliyor. Annelere çocukları için verilen 8 hikaye kitabı ve her biri 20 sayfadan oluşan 25 çalışma formu ile çocukların zihinsel , sosyal-duygusal gelişiminin desteklenip, okula iyi hazırlanması hedefleniyor. 1993 yılından bu yana devam eden program ile 132.546 anneye eğitim verilmiş bulunuluyor. Baba Destek Programı : AÇEV tarafından hazırlanan ve babaların çocukların gelişiminde daha etkin ve olumlu bir rol oynamaları için geliştirilen, bilimsel temelli bir program. MEB Çıraklık ve Yaygın Eğitim Genel Müdürlüğü ve İlköğretim Genel Müdürlüğü işbirliği ile uygulanıyor. Babalar çocuk gelişimiyle ilgili bilgi düzeyleri arttırılıyor, iletişim becerisi kazandırılıyor ve daha demokratik bir tutum benimsemeleri hedefleniyor. Özellikle 2-10 yaş arası çocukları olan okuma ve yazma bilen babalara eğitim veriliyor. 3’er saatlik 13 oturum ile 15’er kişilik gruplara bu eğitim veriliyor. 1996 yılından bu yana devam eden eğitim programı ile bugüne kadar 13.421 babaya eğitim verilmiş bulunuluyor.
Hiçbir Çocuk Geride Kalmasın (MATRA2) Projesi: Milli Eğitim Bakanlığı ile Türkiye Radyo Televizyon Kurumu (TRT) işbirliği ile dezavantajlı çocuklara ulaşmak için İstanbul, İzmir ve Mersin pilot illerinde uygulanıyor. Okulöncesi eğitim kurumlarından yararlanamayan çocukların bilişsel ve sosyal gelişimlerini destekleyen ve ebeveyn bilincini arttırmayı hedefliyor.
Bu proje kapsamında IBM Türk Limitet Şirketi ile imzalanan sözleşme gereğince Kidsmart Erken Öğrenim Merkezi setinden 50 adet (12 okul Ankara, 13 okul İstanbul olmak üzere her okula ikişer set) Bakanlığa bağışlandı.
Oyuncak Güvenliği Projesi : 10 ilde (Adana, Afyon, Ankara, Antalya, Diyarbakır, Erzurum, İstanbul, İzmir, Samsun ve Trabzon) okulöncesi eğitim kurumlarında görev yapan yönetici ve öğretmenlere yönelik bilgilendirme toplantıları yapılıyor.
Okulöncesi eğitim kurumlarına devam eden çocukların zihinsel, sosyal ve duygusal gelişimlerinin desteklenebilmesi, yaratıcılığının artırılması ortak oyunları paylaşmayı teşvik edici UNICEF ürünlerini (kırtasiye malzemeleri ve oyuncaklar) okulöncesi eğitim kurumlarında kullanılmak üzere bağış yapıldı. Açıköğretim mezunu öğretmenlerin çalışması: Bakanlık ile Anadolu Üniversitesi arasında imzalanan protokol ile Açıköğretim Fakültesi İngilizce Öğretmenliği Lisans Programı ile Okulöncesi Öğretmenliği Lisans Programı öğrencileri 2008-2009 eğitim öğretim yılında da ders programlarında yer alan Öğretmenlik Uygulama Derslerini ve Topluma Hizmet Uygulamaları dersini Bakanlığa bağlı okullarda yapacak.
ÇOCUĞUN GELİŞİM EVRELERİ
DUYGUSAL GELİŞİME DESTEK

(0-1 AY)

Anne çocuk arasında oluşan duygusal bağın temeli bebeklikte atılıyor. Sağlıklı gelişmesi için bebeğin annesine ve ortama güven duyması gerekiyor. Bu güven ihtiyaçların düzenli ve sevecen bir şekilde karşılanması ile oluşuyor. Bebeklikte oluşan bağ, temel güven duygusu ve bebeklerin doğuştan sahip oldukları huyları duygusal gelişimin temelini oluşturuyor. * Bebek ağladığında rahatlatırken aynı zamanda neden ağladığıyla ilgili konuşun. "Ne oldu Esra'cığım, diğer bebekler ağladığı için mi ağlıyorsun?" gibi. * Empati, başkalarının ne hissettiğini anlamak ve ilgilenmektir. Bebeğin ihtiyaçlarına anında, sürekli ve sevecen bir şekilde cevap verirseniz empatiyi öğretmeye başlamışsınız demektir. Mutsuz olduğunda rahatlatırsanız, ilerde aynısını size yapmaya başlar. Mutsuz olduğunuzda bir oyuncağını verir ya da sırtınızı sıvazlar. * Bebekler bu dönemde dokunulmaya sarılmaya ihtiyaç duyar. Dokunmanın beyin gelişimine de faydası var. Bebeği her tutuşunuzda yumuşak bir şekilde dokunun. Ona sevildiği ve istendiği mesajı verilmiş olur. Yumuşak dokunuşlar bebeği rahatlatır ve stresi azaltır. Sakin olduğunda etrafında olup bitenlerle daha ilgili olur. Bebek masajının da yararları var. Özellikle de düşük kilolu doğan bebeklerin iştahını açtığı ve hızla gelişim gösterdikleri araştırmalarla kanıtlanmıştır. Hatta kabızlık çeken bebekleri de rahatlattığı ve ağrıyı azalttığı görülmüştür. Her gün dokunun ve dokunurken de konuşmayı ihmal etmeyin. Örneğin, “Şimdi senin kollarını elliyorum, bacaklarını yukarı kaldırıyorum.” gibi. Babaların da dokunması, tutması ve sarılması önemli. * Bebeğin nelerden hoşlandığını da öğrenmeli. Farklı dokunma şekillerine karşı tepkisi ne, neler onu güldürüyor, neler kızdırıyor gibi. Bazısı dokunmaya hassas olabilir, yumuşak dokunmayı tercih eder bazısı da sıkıca sarılınmasından hoşlanır. Örneğin, bebek size gülümsediğinde siz de ona gülümseyin, başınızı sallayın ve onunla konuşun. Bu başkalarıyla nasıl ilgilendiğinizi ve onu ne kadar çok sevdiğinizi gösterir. (1-3 AY)
* Duyguları taklit edebilmeleri için oyun oynayın. Örneğin, bebeğin yüzünü kendi yüzünüze yaklaştırın. Size bakmasını sağlayın. Duyguları gösteren çeşitli yüz ifadeleri yapın. Sizin yüz ifadelerinizi taklit ettiğinde takdir edin. * Bebek çeşitli duygularını yüz ifadeleriyle gösterdiği zaman ne anlama geldiğini bulmaya çalışın ve ne olduğunu anladığınızı belirtin. Örneğin, “Babanın gelmesine çok mu sevindin. Aferin sana.” gibi. * Bebeklerin size gülümsemelerine karşılık verin. Bebeklerin gülmelerini sağlayacak oyunlar oynayın. Örneğin, battaniye üzerinde yatar vaziyette yerleştirin. Yavaş yavaş ellerinizi ona doğru uzatın. Gıdıklamaya başlayın. Bebeğiniz gülümseyecek mi izleyin. Duygularını gösterdiklerini fark ettiğinizde siz de anladığınızı ifade edin ve konuşarak ona fark ettirmeye çalışın . Örneğin, oyuncak ayı gördüğünde heyecanlandığını, ilgilendiğini gördüğünüzde sizin de heyecanlandığınızı gösterin. “Ooo ne tatlı ayıcık, değil mi?” diyebilirsiniz. (3-6 AY)
* Çok yüksek bir ses karşısında şaşırıp ağlamaya başladığında ona sarılın, sırtını yavaşça sıvazlayın. “Ne gürültü değil mi? Endişelenme sana hiçbir şey olmasına izin vermeyeceğim.” diyebilirsiniz. Böylece bebek kendini güvende hisseder. Sizin onu anladığınızı bilir. * Cee ee oyunları (saklama-bulma) oynayın. Bu bebekleri heyecanlandırır ve hoşlarına gider. * Aynaya bakmak hem eğlenceli hem de kendini farklı açıdan tanımasını sağlar. Örneğin gülebilirsiniz, vücudunuzun farklı kısımlarını sallayabilirsiniz, dudaklarınızla ses çıkartabilirsiniz. * Yakın duygusal bağ kurabilmek için oyunlar oynayın. Örneğin, bebeği kollarınızla sıkıca yukarı kaldırın. “Burun burun çarpışan burunlar” deyin. “Çarpışan” dediğinizde burunlarınızı birbirine değdirin. Oyuna devam edin. Diğer seferlerde 2 defa değdirin, 3 defa değdirin. (6-9 AY)
* Yabancı birini gördüğünde korkudan ağlamaya başladığında, bebeğin yanına gidip güvende hissetmesini sağladıktan sonra bu kişiyi tanıştırabilirsiniz. Böylece başkalarına da güvenilebileceğini öğrenir ve yeni kişilerden korkmanın üstesinden gelmeyi öğrenir. * Dokunma içeren oyunlar oynayabilirsiniz. Örneğin, elini tutup sizin vücudunuzdaki farklı kısımlara dokunmasını sağlayın. "1,2,3 ayağıma dokun. Sarı, kırmızı saçıma dokun." gibi. Sonra da siz onunkilere dokunun. * El sallama oyunu oynayın. Bu diğer kişilerle ilişkileri de geliştirir. Bildiği tanıdığı insanlara (anne, kardeş, büyükbaba, büyükanne) el sallamasını sağlayın. * Korku ile başa çıkabilmeleri için korkusuyla dalga geçmeyin. Duygusunu kabul edin. Örneğin, elektrik süpürgesinden korkuyorsa çalışmazken ne işe yaradığını nasıl çalıştığını anlatın, dokunmasını sağlayın. Rahatlattıktan sonra onu bir elinizle tutarak makineyi çalıştırın. Korkup korkmadığını görün, onun kapamasını isteyin. (-12 AY)

Güzel duyguları ifade etmek için oyunlar oynayın . Örneğin, yemek hazırlarken “Şimdi sütü bulmamız lazım”. Buzdolabını açın ve “Ihmmm harika sütü çok severim. “ deyin. Başka yiyecekler için de yapın. (12-15 AY)
* Ayrılma endişesi yaşayan çocukların endişesini ciddiye alın. Çok büyük ve olumsuz tepkiler vermeyin. Anlayışla ve sabırla karşılayın. Örneğin, “Biliyorum benden ayrılmak istemiyorsun. Hemen geleceğim, seni seviyorum.“ gibi. * Siz etrafındayken güvende hissetmesini sağlayın. Onu sevdiğinizi söyleyin. Kısa süreli ayrılıklarla başlayın. Kapının arkasına veya başka odaya geçin daha sonra da kısa süreli evin dışına çıkın. O fark etmeden kaçmayı denemeyin. Sizi göremediğinde daha fazla güveni sarsılır. * Cee oyunları oynamaya devam edin. Saklanma sürelerini her seferinde uzatabilirsiniz. * Evin içinde başka işle uğraşırken bile yanında olduğunu hissettirmek ve size güven duymasını sağlamak için çeşitli yollar deneyebilirsiniz. (15-18 AY)
* Kendini algılama (özgüven- self esteem) duygusal uyumu, davranışları tutumları etkiler. Bir beceri kazanıldığında kendi algılamamız etkilenir. “Yapabilirim”, “Başarabilirim” duygusu elde edilir. Çocuklar deneme yanılmalarla kendi becerilerinin farkına varırlar. Başkalarıyla ilişkisi sonucunda da kendini tanımaya başlarlar. * İlgili ve sevecen olun. Kendisiyle gurur duyduğunuzu söyleyin. Doğru ve olumlu geribildirimler verin. Örneğin “Kızgın olduğunun farkındayım, bağırmadan hallettiğine sevindim” gibi. Sıcak bir ev ortamı sağlayın rekabeti değil, işbirliğini teşvik eden oyunlar oynamasını sağlayın. * Ayna oyunlarına devam edin. Bu tür oyunlar kendini daha fazla tanımasını sağlar. Aynaya bakarak söylediğiniz hareketleri yapmasını isteyin. (gülümse, ağzını aç ve kapa, dişlerine bak, gibi) (18-24 AY)
* Çocukların itiraz etmeleri, “hayır” demeleri bağımsızlaşma isteğinin bir sonucudur. Çocuklar bağımsızlaşırken kendini kontrol etmesini geliştirmede anne babanın yönlendirmesine ihtiyaç duyarlar. Hayır kelimesini azaltmak için ortamı düzenleyin. (“Kırılacak eşyaları ortadan kaldırın.”) * Sabırlı olun. * Aşırı koruyucu olmayın. ( Onun kendi kendine yemesine izin verin. Siz yedirmeyin.) * Sevecen bir dille hangi davranışların kabul edilir hangilerinin olmadığını belirtin. Basit kurallar ve sınırlamalar getirin. * Onlardan ne beklendiğini bilirlerse kendilerini daha güvende hissederler. Bunu yaparken çocuğun güvende olduğundan emin olun. Güvenli olmayan bir davranışa engel olun, sarılın ve neden istemediğinizi söyleyin. Örneğin, “Hayır, masaya tırmanmak yok, düşebilirsin”. Ses tonunuzdan “hayır”ı anlayacaktır. Ona sarıldığınız için de onunla ilgilendiğinizi ve onu korumak istediğinizi anlayacaktır.
(24-30 AY) * Önce sizle birlikte sıraya girmeyi öğrensin. Yaşıtlarına kıyasla anneyle olan diyalogla bu davranış daha iyi geliştirilir. * Birkaç arkadaşlarıyla birlikte sıra alınarak yapılan oyunlardan oynayın. Örneğin, kutu kutu pense veya saklambaç oyunu gibi. * Bu dönemde çocukların belirli ve sürekli düzenlerinin olması önemli. Çocukların kendilerini güvende ve rahat hissetmelerini sağlar. Değişimden rahatsızlık duyarlar. Örneğin, her gün yatmadan önce kitap okunan çocuğa eğer o gün misafirler olduğu için kitap okunmadığında çok rahatsız olur. . (30-36 AY)
* Cinsel kimlik anne-baba tutum, önyargı ve davranışlarıyla, toplumun tutumundan etkilenerek gelişir. * Önyargıların olması beklentileri sınırlar. Kız ve erkeklerin farklı olduğuna dair yanlış fikirleri destekler. Bu nedenle beklentilerimizde (örneğin, “erkekler ağlamaz”, “erkekler masa kurmaz” gibi), eğitim olanaklarında ( “erkekleri okutma”, “kızları okutmama” gibi) veya oyuncak seçiminde ( “kızlara bebek”; “erkeklere araba gibi”) cinsiyetler arası ayrım yapmayın. * Bu dönemde cinsiyetleriyle ilgili sorular sorduklarında yaşına uygun ve açıklayıcı cevaplar verin. * Kullanılan olumsuz disiplin yöntemleri çocuklarda istenen değişikliğe yol açmaz hatta kişiliklerini olumsuz yönde etkiler.
ZİHİNSEL GELİŞİME DESTEK (0-1 AY)
* Bu dönemde öğrenme, duyu organlarıyla geliştiğinden uyaran nesne ve oyuncaklardan yararlanılmalı. Görme duyusunu geliştirenler: Çıngırak, ayna, kitaplar (kumaş), hareket eden dönence gibi. Dönencenin üzerindeki şekiller yeni doğanın görebileceği mesafede yan tarafa asılmalıdır. Duymayı geliştirenler: İnsan sesi, müzik kutuları, çıngırak, ev içindeki sesler Dokunmayı geliştirenler:Dokunma, öpme, sarılma, masaj, çeşitli dokularda nesneler, farklı dokularda oyuncaklar. * Pahalı oyuncaklar için para harcamadan uyaranları zengin bir ortam hazırlayın. Her bir odada ilgisini çeken şeyler olmalı. Oturma odasında büyük renkli kitaplar, mutfaktaki çekmecede plastik kaplar gibi. * Yeni doğanın odasını düzenlerken zıt renkleri ve belirgin çizgileri kullanmaya dikkat etmek gerekir. * Yeni doğanlar 20-30 cm.den en iyi görürler. O nedenle kucağınıza aldığınızda yüzüne bakıp kafiyeli şarkılar söyleyebilirsiniz. * Anne kokusu dışında da değişik kokuları öğrenebilmesi için fırsat tanıyın. (Limon, vanilya, elma suyu gibi yiyecek kokuları.) (1-3 AY)
* Bebeğe parlak renklere ve çeşitli nesnelere bakmaları için ortam sağlayın. Örneğin, resimler, hareket eden nesneler, parlak renkli oyuncaklar gibi. Bu oyuncakları yavaşça ileri geri hareket ettirerek takibini kontrol edebilirsiniz. * Duyma becerisini geliştirmeye yönelik oyunlar oynayın. Müzikli bir oyuncağı saklayın. Sonra müziği çaldırın ve nerde olduğunu sorduktan sonra sese doğru dönüp dönmediğini kontrol edin. Sese başını çevirirse takdir edin. Bu oyunu odanın farklı yerlerinde tekrarlayın. * El ve parmaklarını geliştirici oyunlar oynayın. Bebeği kucağınızda tutun veya sırtüstü yatırın. İşaret parmağınızı onun eline verin. * Bebeğe dokunabileceği, keşfedebileceği basit oyuncaklar verin. Yumuşak bezler, yumuşak kumaş oyuncaklar vb gibi. Yutulabilen eşyaları dokunması için vermeyin. * Günlük yaşantısındaki düzenli zamanlar her gün (beslenme,alt değiştirme, uyku gibi) tekrarlanırsa hafızasının gelişmesine yardımcı olur. * Bebeğin tanıdığı kişilerin resimlerini toplayın çerçeveletin ve bebeğin görebileceği bir yere koyun. Daha sonra da resimlerdekilerle ilgili konuşun. (3-6 AY)
* Farklı doku, şekil, ağırlık ve özellikte oyuncakları verin. Oyuncakları keşfetmesine siz de katılın. * Ses çıkaran oyuncaklarla oynayın. Örneğin, bebeğe çıngırağı gösterin ve yavaşça sallayın. * Bebeğin görüş açısından oyuncakları uzaklaştırmak ve tekrar görmesini sağlamak merak duygusunu ve öğrenmeyi teşvik eder. Bebeğin sevdiği bir oyuncağı elinizde tutun ve daha sonra yok edin. Oyuncağa bakmasını teşvik edin. “Havaya mı uçtu? Yere mi düştü? Elimde mi?“ gibi sorular sorun. Zamanla yerini bulmaya çalışır. * Neden sonuç bağlantısını öğrenmeleri için olanak tanıyın ve bu bağlantıyı kurması için yaptıkları ile ilgili konuşun. * Bebeğin taklit edebilmesi için oyunlar geliştirin. Bu hareketleri sık sık tekrarlayın. Örneğin, bir bebeği alın ve ona sarılın. Şarkı söyleyin. Onun da yapmasını izleyin. (6-9 AY) * El göz koordinasyonunu destekleyici oyunlar oynayın. * Taklit oyunları oynamaya devam edin. Bir ses çıkarın sonra onun tekrarlamasını bekleyin. (9-12 AY)
* Nesneleri tanıması için kitaplar okuyun. Bebeğe yüksek sesle kitap okurken resimleri göstererek isimlerini söyleyin. Sorular sorun. “Tavşan nerde?“ gibi. Bebeğin kitaba dokunmasını, düşürmesini sayfalarını çevirmesini sağlayın. * Bebekler oyun oynarken oyuncakların isimlerini öğrenmesine yardım edin. Dokunduğunuz oyuncağın ne olduğunu sorun. * Bebeklerin hangi nesneleri doğru kullanmaya başladığını gözlemleyin. Örneğin, telefon ahizesi, televizyon kumandası, veya bardak, kaşık gibi. * Bu dönemde bebeklerin ilgisini evdeki eşyalar çeker. (Çekmeceler, kaşık, yumurta kapları, plastik kaplar vb.) Boşaltmaktan, yuvarlamaktan, düşürmekten bıkmazlar. Bu onların etrafı keşfetmelerinin bir yoludur. Aynı zamanda şekilleri, dokuları, büyüklükleri keşfederler. * Saklama bulma oyunları oynayın. Bu nesne kalıcılığı kavramını geliştirmelerine yardımcı olur. * Kendi ve diğer insanlar arasındaki farkı gösterebileceğiniz oyunlar oynayın. Örneğin, aile albümünü gösterin. Resimde kendini ve tanıdıklarını bulabilir. * Cee ee en fazla oynanan oyunlardır. Bu dönemde sık sık oynanmalıdır. 18 aydan sonra etkisi azalır. * Kitap okumaya kısa sürelerle devam edin. Kumaştan hissedebileceği ve dokunabileceği kitaplar seçin. Resimleri gösterin, nesneleri isimlendirin. Ses tonunuzu farklı karakterlerde değiştirin. (15-18 AY)
* Kendi yüz özelliklerini fark edebilmesi için oyun oynayın. Örneğin, ayna karşısına geçip burnu nerde, gözü nerde göstermesini isteyin. Sonra da siz farkındalık yaratmak için konuşun. “evet bu burnun, bu da gözlerin” gibi. * Resimli hikaye kitapları verin, okumaya devam edin. Siz ismini söylerken o da hayvanların, insanların, nesnelerin resmini göstermeye çalışsın. * Çocuğun nesneleri farklı şekillerde keşfetmesine yardımcı olacak oyunlar oynayın. Örneğin, birlikte bir kutunun içine çeşitli malzemeler koyun.
(18-24 AY) * Her gün çocuğa kitap okuyun. Kumaş ve kalın olan kitapları seçin. Çocuğun sayfaları çevirmesini teşvik edin. * Taklit becerisini geliştirmeye yönelik oyunlar oynayın. Örneğin, çeşitli nesneler seçin. Fırça, kaşık gibi. * Renklerle ve şekillerle ilgili oyun oynayın. Örneğin, giydiği kıyafetin rengini söyleyin. (24-30 AY) * Çok çeşitli oyuncaklarla oynamasını sağlayın. Yap bozlar, hareket eden oyuncaklar, mekanik oyuncaklar gibi. * Bir çok oyuncağın farklı şekillerde kullanılabileceğini gösteren oyunlar oynayın. Örneğin, blok araba olabilir sandalye mağara olabilir. * Sayı kavramını geliştirmek için oyun oynayın. Örneğin, vücudunun parçalarını sorun. Kaç gözün var, kaç kulağın var gibi. * Kitap okurken bazı sayfalardaki resimlerin gerçeğini bulmasını sağlayın. Örneğin, kalem resminin gerçeğini odada bulup getirebilir. Sandalye resminin gerçeğini evin içinde bulup gösterebilir.
(30-36 AY) * Sınıflandırma becerisini geliştirmek için oyunlar oynayın. * Çok çeşitli oyuncakları önüne koyun ve renklerine göre ayırın. Onun da size yardımcı olmasını isteyin. Örneğin, kırmızı olanları bulalım deyin. Sonra da onun yapmasını isteyin.
DİL GELİŞİMİNE DESTEK
(0-6 AY) * Gün boyunca bebekle iletişim halinde olunmalı. Bebeği dinleyin ve onunla konuşun. * Bebekler annenin sesini duymaktan hoşlanırlar. Bu nedenle onlarla sürekli konuşun, şarkı söyleyin. Gülüşlerine ve seslerine istekle cevap verin. * Bebeğin önünde çıngırağı sallayın. Siz sallarken bebek ses çıkarıyor mu bakın. Ses çıkardıkça siz de sallamaya devam edin. * Ağlama isteklerini belirttikleri en önemli araç. (1-3 AY)
* Bebeğin çıkardığı sesleri taklit edin. “ahh” diyorsa siz de “ahh” deyin. Böylece bebekle karşılıklı konuşmuş olursunuz. Bu bebeğin konuşmayı öğrenmesinin başlangıcıdır. * Böylece karşılıklı konuşulacağını erkenden öğrenir. * Bebekle tane tane, vurgulamalar yaparak konuşun. “Şimdi bezini değiştirelim.”gibi. Basit cümleler kullanın. Basit cümleler gramerini geliştirmesine yarar. Yüksek ses dikkatlerini çeker. Tekrarlar bebeklerin kelimeleri anlamalarına yarar. Bu nedenle kendinizi tekrarlamaktan korkmayın. Şarkılar, kafiyeli tekerlemeler söyleyin. Bunlar dildeki sesleri tanımalarına yardımcı olacaktır. * Yumuşak, hafif müzikler bebeği rahatlatır. Sık sık müzik dinletin. * Bebeğin konuşmasını karşılıklı sohbet olarak değerlendirin. Ses çıkardığını duyduğunuzda siz de tekrar edin, onun tekrarlamasını bekleyin. Bu şekilde tonlamayı, hızı ve karşılıklı konuşmayı öğrenir. Ayrıca onu dinlemenin çok önemli olduğu mesajını da veriyorsunuz. O konuşurken kesmeyin, ilgili olduğunuzu gösterin ki size güvenebilsin. * Bebeklerle konuşurken tane tane, kelimeleri vurgulayarak konuşuruz. Bu şekil konuşma bebeğin dil gelişimini geriletmez, aksine sözcükleri daha iyi algılamasına neden olur. * Bazen bebekler konuşma havasında olmazlar. Eğer gözlerini kaparsa veya başını çevirirse ısrar etmeyin. Tüm uyaranlar fazla geldiği için ara vermek istiyor olabilir. (3-6 ay)
* Yıkarken, giydirirken, beslerken devamlı konuşun. Ona ne olduğunu sizin ne yaptığınızı anlatın. Örneğin, “ıslak mısın, Ayşe? Bezine bir bakalım. Evet, ıslaksın. Haydi gidip altını değiştirelim.“ gibi. * Şarkı ve kafiyeli tekerlemeler söyleyin. * Etrafınızda gördükleriniz hakkında konuşun. * Bebek farklı sesler çıkararak duygularını gösteriyorsa ne demek istediği ile ilgili konuşarak ona bunu fark ettirin. Örneğin, “bu köpeği seviyorsun değil mi? Çok heyecanlandın.” gibi. * Bebekle sürekli konuşmaya devam edin. Konuşurken yakınlaşın ki sizin dudaklarınızı görebilsin. Bebekler kopyalamayı çok iyi becerirler. Ses tonunuzu değiştirerek (yüksek sesle), seslileri uzatarak ve yakınlaşarak konuşun. Abartılı mimikler de yapın. Bebeklerin normal yetişkin konuşması yerine bu tür bir konuşmayı tercih ettikleri bilinmektedir. * Çoğunun anlamını bilmeseler de konuşurken ki yüz ifadelerinden hoşlanırlar. (6-9 ay)
* Nereye gideceğinizden ve orada ne yapacağınızdan, kimleri göreceğinizden bahsedin. Örneğin, “Ayşe babaanneye gidecek. Babaannenin kuşu var. Kuşu besleyecek.“ Renklerden konuşun. Örneğin, “annenin saçı sarı“ gibi. Hayvan seslerini öğretin. Kedi “miyav“, köpek “hav“ gibi. * Karşılıklı konuşmanın kuralı olan sırasını bekleyip konuşmayı öğrenmesi için cee ee, alkışlama, bye-bye gibi oyunlar oynayın. (9-12 ay)
* Şaşırdığınızda “ahh, ohh“ gibi tonlamalar gösterin. Bebeğin neden bunu dediğinizi fark etmesini sağlayın. Örneğin, bebeğin yemek yemesine yardım ederken kaşığı düşürdüğünüzde, “Ohh. Kaşık düştü.” denilebilir. Bebeğin da bu ifadeleri kullanıp kullanmadığını takip edin. Kullanırsa cümleler ilave edin. Örneğin, “ohh oh kaşık düştü. Kirlendi değil mi?” gibi. * El sallama oyunu oynayın . Biri evden ayrılırken onu tutun ve giderken görmesini sağlayın. O kişi giderken, “hoşçakalın” desin siz de bebeğe yardım ederek, “güle güle“ deyin. Ellerini de sallamasını sağlayın. * Bu kim sorusu sorarak bebeğin tanıdıklarına o şekilde hitap etmesini sağlayın. Örneğin, “dede” kelimesini dedesine söylemesini isteyin. “Bak kim buradaymış? Bu kim, Bülent? Evet, senin deden.“ gibi. * Kelimelerle nesneleri birleştirebilmesi için oyun oynayın. Örneğin, giydirirken kıyafetlerin isimlerini söyleyin. “Şimdi şapkanı ve eldivenini takalım. Şimdi çoraplarını ve eteğini giyelim.” gibi.
(12-15 ay) * Birşeyler yaparken veya yolda giderken konuşun. Gezerken örneğin bilindik nesneleri işaret edin. (arabalar, ağaçlar, kuşlar) ve isimlerini söyleyin. “Bak bu bir köpek. Köpekler hav hav der.” gibi. * Çocuğun taklit edebileceği kadar basit ancak gramer kurallarına uygun konuşun. * Evde veya odasında ses çıkaran eşyaları tanıtın. Örneğin, çalar saati tanıtın. Nasıl ses çıkarttığını taklit edin. Örnekleri çoğaltabilirsiniz. * Banyo zamanını sesli oyun zamanına dönüştürün. Çocukla göz hizasına gelin. Sudaki dalga sesini çıkartın. Veya suda yüzen motorlu oyuncağın sesini taklit edin. “rrr-rrr-rrr” sesini. * Komutları takip etmesi için oyun oynayın. Örneğin, şarkı söyleyerek istediğiniz komutu verin. “Buraya gelmeni ve oturmanı istiyorum.” Çocuk oturduğunda, şarkı şeklinde “teşekkür ederim oturduğun için” diyebilirsiniz. * Çocuğun tek kelimelik ifadelerini genişletin. Örneğin, çocuk “araba” dediğinde siz de “evet, büyük kırmızı bir araba.” * Çocuk bir kelimeyi birçok kelimeyi anlatmak için kullandıklarında ne demek istediğini siz tahmin edin ve söyleyin. Örneğin, kahvaltıda “daha” dediğinde, siz “daha fazla süt mü istiyorsun?” gibi cümleleri açabilirsiniz. (15-18 ay)
* Kelime hazinesini genişletmek için birlikte bir kitaba bakın. Kitaptan bir nesneyi isimlendirin. Ve nerede olduğunu bulmasını isteyin. Bulursa sarılın gülün onunla gurur duyduğunuzu gösterin. Eğer bulamazsa birlikte arayın. “nerde köpek?, Bu köpek mi? Hayır, bu kuş. İşte köpek” deyin. Ve resmi gösterin. * 2 veya 4 kelimelik cümlelerle konuşmaya başladığında ne kadar heyecanlandığınızı gösterin. Cümlelerini genişletin. Örneğin, “elma“ dediğinde siz de ilaveler yapın. Örneğin, “evet önündeki elmayı bitirdin” ve “şimdi 1 tane daha istiyorsun.“ gibi. (18-24 ay) * Kelime hazinesini geliştirmek için çok sık konuşun. Kediyi, masayı gösterin. Ne yaptığınızdan bahsedin. * Yeni kelime öğrenirken ilk başta doğru telaffuz edemeyebilirler. Düzeltmeye çalışmayın, kelimeyi tekrar edin sadece. Örneğin, “Evet, yıldız ve ay.” diye siz doğrusunu tekrarlayın. Her geçen gün kelimelerine yeni detaylar ilave edin. * İsmi bulma oyunu oynayın. Örneğin, yaşıtı olan çocukları, (akraba veya arkadaş) biraraya getirin. Bir çocuğa bakın ve onu anlatın. “Bir kız. Mavi etek giymiş, uzun saçlı. Bil bakalım kim?“ deyin. İsmini söylemesini bekleyin. Söyleyemezse siz söyleyin. “Evet, Aytül.“ gibi. (12-24 ay)
* Sözlü isteklere cevap vermesini desteklemek için bazı nesneleri vermesini isteyebilirsiniz. Örneğin, “Ahmet arabayı verir misin? “gibi cümleleri kullanın. Verirse ne kadar gurur duyduğunuzu söyleyin. Eğer veremezse yardımcı olun. “Haydi arabayı alalım”gibi. * Basit şarkılar söyleyin. * “Burnun nerde” oyunu oynayın. Burnunuza dokunun. “Benim burnum nerde? İşte burda. Senin burnun nerde?” Burnuna dokunmasını sağlayın. Kendi burnuna dokunacak mı takip edin. Diğer organlar için de oyunu sürdürün. * Çocuğa okumak için hergün zaman ayırın. Büyük resimli, her sayfada 1-2 kelimelik cümleler olan kitaplar bulmaya çalışın. Okurken her sayfadaki resimleri isimlendirin, açıklayın. Sizin isimlendirdiğiniz resimleri çocuğun göstermesini sağlayın. Çocuğunuza sorun. “Bu nedir?”gibi. Başlangıçta isimlendiremeyebilir. Siz onun adına söyleyin. Bir gün gelecek sizi şaşırtıp resimdeki nesnenin ismini söyleyecektir. * Etrafındaki her nesnenin bir ismi olduğu için bu isimleri konuşmalarınız sırasında kullanın. Karyola, yastık, şişe, bardak gibi. (24-30 ay)
* Sorularını dinlemeye ve cevaplamaya hazır olun. Soru sorduklarında memnun olduğunuzu gösterin. Cevabını bilmediğinizde bilmiyorum deyin ve bulmaya çalışacağınızı söyleyin. * Taklit edebilmesi için basit,anlaşılır ve gramer kurallarına uygun konuşmaya devam edin. * “Bu kimin?” oyunu oynayın. Çocuğa ve size ait eşyaları ortaya koyun. Çocuk çorabını seçin. “Bu kimin?“ deyin. Çocuğun kendine ait olduğunu söylemesini bekleyin. * Resimlerden faydalanarak şarkı sözlerini öğretin. Şarkı ve oyunlar çocukları dildeki ritm ve seslerle tanıştıracaktır. (30-36 ay)
* Eski dergilerden resimler kesin. Ve bilindik nesne resimlerinden kitapçık oluşturun. Çocuğun resimleri yapıştırmasına yardımcı olun. Resimlerin ne olduğunu söylemesini isteyin. Ne işe yaradığını sorun. Bu tür oyunlar kelime hazinesinin artmasına yol açar. * Aile fotoğraflarına bakın ve kişilerin isimlerini söyleyin. Resimde ne olduğunu basit cümlelerle anlatmasını sağlayın. Örneğin, “yazın ne yaptı Aysel? Evet havuzda yüzdü.“gibi.
BEDENSEL GELİŞİME DESTEK (0-1 ay)
* Anne veya bakıcılar bebeğin ihtiyaçlarını düzenli, sürekli ve sevecenlikle karşılamaya çalışmalıdırlar. Bu bebekte güven duygusunu geliştirir. * Günde 8-10 kez emzirin. Emzirmeden önce sıvı alın. Emzirme tekniklerini öğrenin. Eğer biberonla besliyorsanız, ne kadar vereceğinize doktorla karar verin. Kullandığınız biberonu sterilize edin. Beslerken bebeğin verdiği sinyallere duyarlı olun. (Daha güçsüz mü emiyor, yorgun veya uykuluyken duruyor mu, başını mı çeviriyor vb.) Beslerken bebeği tutun, sarılın, konuşun. Besleme ve uyku zamanlarını belirleyin ki bebek kendini güvende hissetsin. * Bebekler emerken sütle birlikte havayı da yutarlar. O nedenle şişerler ve sonrasında gaz çıkarma isteği duyarlar. Böyle olunca ya omzunuza alın ya bacağınıza yüz üstü yatırın ya da oturur pozisyonda gazını çıkarmaya çalışın. *Göbek bağı iyileşmeden bebeği küvette yıkamayın. Süngerle silin. * Banyonun her gün olması gerekmez. Alt değiştirme sırasında belirli yerleri temizlenebilir. 2-3 kez haftada yıkanabilir. * Çok sık özellikle de beslenmeden sonra altını değiştirin. * Bebeğin rahat uyuyabilmesi için güvenli bir ortam sağlayın. Uyku ile ilgili sağlıklı bir tutum geliştirmesini sağlamak hedefiniz olmalıdır. Eğer oluşturduğunuz düzen ihtiyaçlara cevap vermiyorsa tekrar gözden geçirin. Hazırlayacağınız düzen bebeğin huyuna ve sizin yaşam stilinize uygun olsun. Nerede en iyi uyuduğuna bakın. Bazı bebekler kendi odasında, kendi yatağında uyumaktan hoşlanır, bazısı annenin odasında sepette bazısı da aynı yatakta daha iyi uyur. Her dönem farklı ihtiyaçlar olabilir ve düzenlemeler değişebilir. * Uyutmak için farklı yollar deneyebilirsiniz. Örneğin, uyuması için sırtını sıvazlayabilirsiniz, ninni söyleyebilirsiniz, böylece aranızda güvenli ilişki kurulur. Ancak bu anneye bağımlılığı da arttırabilir ve yorabilir. Veya onun kendi kendini rahatlatmasını sağlayabilirsiniz. Bu da anneye güveni sarsabilir ancak anneyi çok yormaz. * Bebeğin doğal programına saygı duyun. Çoğu bebek kendi düzenini (rutinini) oluşturacaktır. (yeme, uyuma, alt kirletme gibi). Her bebeğin kendine göre bir düzeni olabilir. Örneğin, bazı bebekler daha sık yerler bazıları daha çok uyurlar. * El ve parmaklarını geliştirici oyunlar oynayın. Bebeği kucağınızda tutun veya sırtüstü yatırın. İşaret parmağınızı onun eline verin. Parmağınızı sıkıca kavrayacaktır. Bu doğuştan elde ettikleri bir reflekstir. Her tutuşunda bebeğe güzel şeyler söyleyin. * Bebekle vücut egzersizleri yapın, sırtüstü yatırın. Bacakları düz olana kadar çekin. Hafifçe ayak tabanlarını vurun. Topuklarını aşağı verip dizlerini kıvıracaktır. Bu oyunu oynarken şarkı da söyleyebilirsiniz. * Bebeği kaldırırken veya yere koyarken boynunu ve başını destekleyin. Arka üstü uzandığında başını ve gözlerini bir yandan diğer yana hareket ettirebileceği oyunlarla bebeğin boyun kaslarını güçlendirebilirsiniz. (1-3 ay)
* Boyun kaslarını çalıştırmak üzere oyun oynayın. Örneğin, bebeği sırtüstü yatırın. Başının bir tarafından çıngırağı yavaşça sallayın. Sonra diğer tarafta sallayın ve başını çevirmesini teşvik edin. Bunu birkaç kez tekrarlayın. Aynı zamanda da konuşun. “Duyuyor musun Ayşe? Bu çıngırak. Ses nerde bulabilir misin?” gibi. * Nesneleri tanıması için oyunlar oynayın. Örneğin, bebeği sırtüstü yatırın. Renkli bir oyuncağı göğsünün üzerinde ve ulaşabileceği mesafede tutun. Bu oyuncağı iki eliyle tutmaya çalışacaktır. Daha iyi inceleyebilmek için yüzüne yaklaştıracaktır. Bir şeye ulaşmaya çalışırken bebekle konuşun. “Ayıcığa dokunmak mı istiyorsun?” gibi. Takdir edin. Bu yaşta bile sizin çabalarını takdir etmeniz onu sevindirecektir. * Bebeği yüzüstü yatırın ve önüne ilginç bir oyuncak koyun ama ulaşamasın. İleri geri hareket ettirin. Oyuncağı almak için hareket edecektir. Sonra da takdir edin. * Sağlıklı beden gelişimi iyi beslenmeye ve sağlıklı olmaya bağlıdır. Sürekli sarıp sarmalanan ve hareket etmesine fırsat verilmeyen bebekler kendi vücutlarını tanıyamazlar. Yüzüstü/karın üstü yatırılmayan bebekler baş ve omuzlarını kaldırmayı önüne ve arkasına dönmeyi daha geç öğrenecektir. Gün içinde bebeklerin pozisyonlarını değiştirmek gerekir (karın üstü, sırtüstü veya oturma gibi). Bebeği oturma pozisyonuna çekebilirsiniz, kollarına ve ayaklarına egzersiz yapabilirsiniz, yuvarlanmayı teşvik edebilirsiniz. Böylece farklı açılardan bir nesneyi görebilme becerisini geliştirir. Bir yöne veya sese başını veya vücudunu çevirmesini teşvik edin. Örneğin, “Kuşu duyuyor musun? Şarkı söylüyor haydi pencereden bakalım.” gibi konuşabilirsiniz. * Hareket ettiğinde ses çıkaran (çıngırak gibi) ve zıt renklerde (siyah ve beyaz gibi) parlak olan oyuncaklar bulmaya çalışın. Ses çocuğun dikkatini oyuncağa ve ellerine vermesini sağlayacaktır. Oyuncakları sallayabilecekleri, tutabilecekleri fırsatlar yaratın. Oyuncaklarını görebileceği uzaklığa yerleştirin. * Oyuncak seçiminde güvenlik de çok önemlidir . Ellerini kontrol etmeye başladıkça ağızlarına götürdükleri tuttukları her şeyin temiz ve ağzına sokamayacak kadar büyük olmasına dikkat etmelisiniz. * Gördükleriyle sesleri birleştirebilmeleri için destek olun. Örneğin, bebeğe çıngırağı gösterin ve yavaşça sallayın. Sallarken bir şarkı söyleyin. Sizi takip ettiğinden emin olduktan sonra bir yöne doğru hareket ettirin ve tekrar sallayın. Çıngırağı sallamaya devam edin. Bebeği takip edin, ses yönüne başını çevirip çevirmediğini görün. Çıngırağı eline verin ve şarkıyı tekrar söyleyin. Şarkıları duymaktan hoşlanırlar ve bu ileriki dönemlerde duydukları sesleri taklit etmelerine yol açacaktır. * Başını tutabilmesi ve nesnelere ulaşabilmesi için oyun oynayın. Örneğin, sıkıca tutup uçak gibi farklı yüksekliklerden nesnelere ulaşmasını sağlayın. “Uçuyorsun, çiçeğe git bakalım.” gibi yapılan hareketle ilgili konuşun. (3-6 ay)
* Parmaklarıyla oynamasına izin verin. Beslenme sırasında memeyi veya biberonu keşfetmesine olanak tanıyın. * İlk diş çıkmasından itibaren dişi suyla çok yumuşak fırça ile fırçalayın. Ayrıca temizleme bezi kullanın. Günde 2 kez yemeklerden sonra ağız ve diş bakımı yapılabilir. Diş macunu kullanımı 3 yaşta başlar. Diş çürükleri olmaması için biberonla uyumasına izin vermeyin. Kalsiyum, fosfor ve diğer vitaminleri alabilir. * Bebekle yuvarlanma oyunu oynayın . Bebeği düz bir yüzeye yüzüstü yatırın. Halının üzeri veya yatak olabilir. Oyuncak ayıyı yüzüne doğru tutun. Hareket etmesini sağlamak için aynı zamanda şarkı/ şiir söyleyin. Oyuncak ayıyı izlediğinden emin olduktan sonra hareket ettirin, hem gözleri hem de vücudu oyuncağa doğru hareket edecektir. Konuşarak teşvik edin. “Hadi yapabilirsin, ayıcığa gel.” gibi. * Vücudunu çalıştıracak oyunlar oynayın. Örneğin, sırtüstü yatırıp bacaklarını çalıştırın. Bunu yaparken şarkı söylerseniz hem dikkatini çeker hem de dil gelişimine destek olur. * Bebeği farklı pozisyonlara döndürün. Arka üstü, karın üstü ve destekle oturur şekilde. Her biri çevresiyle ilgili farklı bir bakış açısı verir. Dönme, emekleme, otururken her iki elini kullanma becerisini geliştirir. * Bebeğin kendini oturma pozisyonuna getirebilmesi için oyun yapın. Örneğin, yüzü size dönük olarak kucağınıza oturtun. Sonra geriye yatırın ve yardımla kalkmasını sağlayın. Bu faaliyet karın kaslarını geliştirecektir. * Alt değiştirme zamanı beden gelişimini destekleyici bir zamandır. Altını değiştirirken bakması için ona ilginç şeyler verebilirsiniz. Tavandan sizin dokunabileceğiniz mesafeye bir top asabilirsiniz. Alt bezini değiştirirken yavaşça hareket etmesini sağlayabilirsiniz. Bu oyunu sevecektir. Altını değiştirdikten sonra bebeği tutup topu ellemesini sağlayın. * El değiştirme oyunu küçük kas gelişimi ile el göz uyumunu sağlayacaktır. Bir eline çıngırağı verin. Çıngıraklı elini sallayın. Sonra öteki eline almasını gösterin. Aldığında takdir edin. * Ulaşma, tutma oyunları oynayın . Örneğin, boynunuza ip veya eşarp asın. Altını değiştirmek için veya onu tutmak için uzandığınızda ipe/eşarba dokunmasını ve tutmasını sağlayın. "İpe/eşarba ulaştın aferin sana. “ diye takdir edin. * Hareket eden oyuncaklarla oyun oynayın. Örneğin, kurbağa, tavşan veya arabanın çocuğun etrafında dönmesi için kurun. Hareket ederken ulaşmaya çalışıp çalışmadığını izleyin. * Rahat tutulan bebek oyuncakları sunun. Ağzına sokmayacak büyüklükte ve tutabileceği hafiflikte olmasına dikkat edin. (6-9 ay) * Bu dönemde farklı yiyecek ve sıvıların tadına bakması, keşfetmesi öğrenmenin önemli bir parçasıdır. Farklı yiyecekleri tatmasını ve dokunmasını sağlayın, parmakla/elle yenilebilecek yiyeceklerle kendini beslemesini , kaşık kullanmasını ve bardaktan içmesini teşvik edin. * Birçok şeyi artık ağzına alabilir durumda olduğundan boğulabileceği şeyleri eline alıp ağzına götürmemesine dikkat etmek gerekebilir. * Kaptan içmeyi desteklemek, öğretmek için önce güvenli bir kap seçin. Kırılmayan kaplar olsun. Plastik veya kağıt olmamalı. Denemelere suyla başlamak iyi olur. Dökmeler olacağından tedbir alınmasında fayda vardır. Önce kaba çok az sıvı koyun. Bebeğin dudaklarına kabı götürün ve birkaç damla verin. Boğazına kaçmadan yutmasını sağlayın. Bebek başını çevirince, kabı itince denemeyi bırakın. Elinizden kabı almaya çalışırsa “ben yapacağım” anlamında izin verin. Dökecek diye korkmayın bu da eğitimin bir parçasıdır. Eğer kabı kullanmakta direnirse eğitimi daha ileri zamana erteleyin. * Bebeğin uyku veya yorgunluk sinyallerine tepki verin. Uykuya dalmasına yardımcı olun. * Yatak zamanı ile ilgili bir düzen oluşturun. Örneğin, yatmadan önce okuma saatinin olması ve iyi uykular öpücüğü verme gibi. * Kendi kendine uyuyabilmesi için kendini rahatlatacak davranışları yapmasını teşvik edin. Rahatlatıcı nesneler sunun. Yorgun olduğunda veya huzursuz olduğunda birkaç dakika kendi kendine sakinleşmesine izin verin. * Sessiz bir oda ve güvenli uyku ortamı sağlayın, arka üstü yatırın, çok gevşek yataktan veya çocuğu çıkamayacak şekilde içine alan veya üstünü örten şeylerden sakının. * Bebeğin kendini rahatlatmasına yardımcı olabilmek için sarılın, sırtını sıvazlayın, ninni söyleyin, konuşun. * Bebeklere serbest hareket edebilme olanağı tanıyın. Bebeklerin emeklemeyi, sürünmeyi, ileri gitmeyi, yürümeyi denemeleri için yere ve zamana ihtiyaçları vardır. Yürüteçte, bebek salıncağında uzun zaman geçirmek bu becerilerinin gelişimini engeller. * Emeklemesini sağlamak için odada uzak bir yere sevdiği bir oyuncağı koyun. Siz de emekleyin ve oyuncağı alın. Oyuncak konuşuyor gibi “gel beni al” deyin. Çocuğun oyuncağa gitmesini teşvik edin. Oyuncağı yakaladığında da takdir edin. Bir başka oyunda da siz onun önünden emekleyin. Sizi takip etmesini isteyin. “haydi Barış gel beni yakala“ deyin. Yarış yapar gibi emeklemeyi eğlenceli hale dönüştürün. * Bebek otururken birlikte oyun oynayın. Örneğin, bebeğin yumuşak yerde alanında oturmasını sağlayın. Siz de karşısına oturun. Büyük plastik bir topu ona yuvarlayın. Onun topu tutmasını ve size atmasını teşvik edin. “İşte geliyor, yakala topu, şimdi de bana at“ gibi konuşabilirsiniz. * Evde korkmadan keşfedebilmesine olanak tanımak için güvenli bir ortam sağlayın. Masaların altında emekleyebilir. Sehpanın etrafında gezinebilir. Kendi kendine durabilir, denge çalışmaları yapabilir. * Keşfetmesi için güvenli bir ortam sağlayın. Etrafında tutabileceği güvenli nesneler bulundurun. Kendini yukarı çekebilmesi için kullanılan eşyalar sağlam ve bebeğin ağırlığını kaldırabilecek şekilde olmalıdır. Bebek kendini yukarı doğru kaldırdığında raflara yumuşak hafif oyuncaklar koyun. Oyuncaklara kendi kendine ulaşmasını teşvik edin. * Yürüteçleri kullandırmayın. Kas gelişimini engelleyebilir ve tehlikeli olabilir. * Küçük kas gelişimini destekleyici oyunlar oynayın. Oynayabileceği bir sürü nesne verin. Kaşıklar, küçük toplar, küçük oyuncaklar olabilir. Bir nesneyi eline verin ve düşürmesini teşvik edin. Bir kutu verin ve onun içine malzemeleri koymasını sağlayın. Sonra tekrar içinden çıkarsın. Size bir nesneyi vermesini sağlayın sonra siz tekrar ona geri verin. * Ev ortamını güvenli hale getirin. Prizlerin üzerini kapayın. * Bazı şeyleri eliyle sıkabildiğinde küçük kas gelişimi desteklenir . Eliyle sıkabileceği oyuncaklarla oynamak eğlencelidir. Eğer sıkmakta güçlük çekerse elinizi onun elinin üzerine koyup oyuncağı sıkabilirsiniz. Kendi ellerinde hissettikten sonra kendi yapabilecektir. Bununla ilgili tekerlemeler söyleyebilirsiniz. Yaptıklarınızla ilgili konuşabilirsiniz. * Bebeğin banyoda küvette oturmasına yardımcı olun . Doldurması için küçük kaplar verin, kürek verin, sünger verin. Ne yapacağı ile ilgili konuşun. “Süngeri sık, Ahmet.“ gibi. * Oyuncak anahtarlıklarla oynamasına fırsat verin. Anahtarları tutmaktan ve düşürmekten hoşlanırlar. Önce siz tutun elinizde, sonra yere düşürün. Aynı zamanda ne yaptığınızı da söyleyin. Sonra eline verin. Sonra ellerini açın ve anahtarlık yere düşsün. Birkaç deneme sonrasında ne yapacağını öğrenecektir. (9-12 ay)
* Kendilerini beslemelerini teşvik edin. Muz verin, yumuşak ekmek verin. Pürenin yanına kaşık verin. Kaşıkla yenebilecek yiyecekler verin. Kaşık, kap veya bardağı kullanmayı denesin. Etraf dağılacaktır ancak sabırlı olun alışmak zaman alır. Ona fırsat verdiğinizde kendi kendini besleyebilmekten gurur duyacaktır. Yardıma ihtiyacı olacaktır. * Ne tür yiyecekleri sevdiğini keşfedebilmesi için farklı yiyecekleri teker teker denemesine fırsat verin. Bebeği farklı tatlarla ve sıcaklıklardaki yiyeceklerle tanıştırın. Ilık süt, şeftali gibi. * Ağzını açıp dişlerini gösterme oyunu oynayın. Dişinizi gösterdikten sonra dilinizi çıkarın sizi taklit etmesini isteyin. Sonra da dilini üst dişlerinin üzerine değdirmeye çalışsın. Bunla ilgili şarkı, tekerleme söyleyebilirsiniz. * Banyo yaparken oyun oynayın. Temizliğin keyifli bir şey olduğunu öğrensin. * Bu dönemde gün içinde 1-2 kez uyumaları gerekir. Gündüz hiç uyumuyorsa, ve çocuk akşama doğru yorgun oluyorsa gündüz uykusuna ihtiyacı var demektir. İhtiyacı olan kadar uyku almıyorsa ortamı düzenleyerek bu alışkanlığı vermeye çalışın. Örneğin, gürültüden uzak, loş-karanlık bir oda sağlayın. Rahatlaması ve kolay uykuya dalabilmesi için akşam banyo da yaptırabilirsiniz. Işıkları söndürebilir, TV yi kapatabilirsiniz. Kitap okuyabilirsiniz. * Bebekleri tehlikelere karşı korumak için ortamı gözden geçirin. Çocukların gelişimi ve artan hareketliliği güvenli olmayan yüksekliklere ulaşmalarını ve tehlikeli oyuncaklarla oynamalarını sağlar. Çocukların mesafesine inip odayı o gözle incelemekte fayda vardır. Boya, deterjan, ilaç, makyaj malzemesi gibi toksit içeren maddeleri güvenli ve kilitli dolaplara kaldırın. * Kendi başına kalkmasını teşvik etmek için oyun oynayın. Örneğin, bebeğin önünde sandalyeye oturun. Renkli ve uzun ipleri dizlerinizin etrafına sarın. Sonra dizlerinizi sallayın. Bebeğin iplerle oynamak için ayağa kalkmasını teşvik edin. “Yeşil ipi görüyor musun, Ahmet? Haydi ipi yakalamak için kalk bakalım.“ gibi. * Parmaklarını kullanarak basabilecekleri (tuşlu) oyuncaklar sağlayın. (Örneğin, telefon, piyano gibi.) Tüm elini değil parmaklarını kullanmasını teşvik edin. “Buraya bas,Gül. Bas bas bas. Piyanonun sesini duyuyor musun?“ gibi. * Kapakları olan çeşitli nesnelerle/şişe/kutularla oynamasına fırsat verin. Önce siz göstererek örnek olun. Sonra onun yapmasını teşvik edin. * Karalama yapması için kalın kalem ve kağıt verin. Birkaç çizgi siz çizin, o sizi izlesin. Sonra da onun kendi başına yapmasını teşvik edin. “Haydi bir çizgi çiz, Emel.” gibi. (12-15 ay)
* Çocuklar büyüdükçe kendi kendine yaptıkları şeyler artmaya başlar. (Eteği çıkarmaktan, tabağı uzatmaya kadar) Kendi kendine bakabilir olması ve ihtiyaçlarını karşılayabilmesi kişilik gelişiminin önemli parçasıdır. * Genelde 1 yaşından itibaren başlar ve 18 ayda hızlanmaya başlar. Diğer yıllarda da yardıma ihtiyaç duyarlar ancak 4 yaşında hatta bazen 5 yaşında bu becerileri tamamen elde ederler. * Bu alışkanlıkları kazandırırken teşvik etmek çok önemlidir. Her deneyişte başarılı olsun ya da olmasın onunla ne kadar gurur duyduğunuzu söyleyin. Hızlı hareket etmeyin. Bu alışkanlıkların edinilmesini aceleye getirmeyin. Çocuğun yeterince zamanı olup kendisinin bu becerileri kazanmasını sağlamak önemlidir. Rahat ve esnek olun. Kendi kendine yemeği öğrenirken evin dağılabileceğini göz önünde bulundurun. Öğrenme aşamasında sürekli takipte olun. Gerektiğinde neden henüz bıçak kullanamayacağını söyleyin. * Yemek yedirirken, veya kendisi yerken yiyeceklerle ilgili konuşun. “Sütü çok seviyorum, süt içersek boyumuz uzar.” gibi. * Ayna karşısında giyinme oyunları oynamasını teşvik edin. Odasında taklit oyunları için çeşitli eşyalar bulundurun. Şapka, eşarp, eski ayakkabı gibi. Onları giyip çıkarmayı denesin. * Odada yürürken ittirebileceği oyuncaklar sağlayın. (Bebek arabası veya pazar arabası gibi.) İçine birkaç oyuncak koyarak ağırlık yapmasını ve dengesini sağlamasını kolaylaştırabilirsiniz. Yapılanla ilgili konuşun. Örneğin, “Ne taşıyorsun? Bebeğini gezdiriyorsun ne güzel” gibi. * Mobilyalara tırmanırken veya inerken düşmemesi için dikkatli olmak gerekir. * Blokları dizme de küçük kas gelişimini destekler. Hazır tahta bloklar da kullanabilirsiniz. Süt kutulardan siz de hazırlayabilirsiniz. Birbiri üstüne blokları dizdikçe takdir edin. Çocuklar devirmekten de hoşlanırlar. * Çeşitli kalınlıkta renkli kalemlerle büyük kağıtlara çizim yapmasını sağlayın. Siz de kalem tutmasında yardımcı olun. Örneğin, “büyük kalemi al, sıkıca tut elinde. Bu kalemle çok kalın çizgiler çizdim. Bu kullandığım kalem de ince çizgi yapıyor.“ gibi. Yapılanları tarif edin. (15-18 ay)
* Birlikte merdiven inme ve çıkma alıştırmaları yapabilirsiniz . Düşmelere karşı da tedbir almak gerekebilir. * Hikaye kitapları okurken çocuğun sayfaları çevirmesini teşvik edin. Örneğin, her sayfadaki resimlerin ne olduğunu açıklayın. Sonra da sayfayı onun çevirmesini isteyin. “Bakalım diğer sayfada neler var? Sayfayı çevir“ gibi. * Çizim yapması için kalemler ve kağıtlar verin . Nokta, düz çizgi, yuvarlak çizgi çizmesini teşvik edin. * Sol elini kullanmak isteyen çocuğu sağ elini kullanması için zorlamayın. (18-24 ay) * Kendi kendine beslenmede her geçen gün daha ilerleme kaydettiğinden çocuğu takdir edin. Örneğin, “aferin çok az dökerek yiyorsun, içiyorsun, çok seviniyorum” gibi. * El yıkama ve kurulamada çocuğa örnek olun . Siz yaparken görmesini sağlayın ve bu alışkanlıkla ilgili konuşun. “Tuvaletimi yaptım, şimdi de ellerimi yıkıyorum ve havlu ile kuruluyorum“ gibi. Kendinin yapması için teşvik edin ve yardımcı olun. * Giysileri soyma ve giyinmeyi öğretebilmek için giyinme oyunu oynayın. Önce giysi kavramı ve giysilerin özellikleri ile ilgili konuşun. Şapka, ayakkabı, eldiven, vb. giysileri bir araya getirin. Eldiveni elinize takıp, “bu eldiven çok yumuşak” deyin. Sonra da aynısını çocuğun yapmasını sağlayın. * Tuvalet eğitimine hazır olana kadar bekleyin. * Ailede büyük değişiklikler olduğunda tuvalet eğitimini erteleyin. (Yeni kardeş gibi) * Kazalar olduğunda (altına kaçırdığında) sakin ve kabul edici yaklaşın. * Tuvalet eğitimini kazandırmakla ilgili ayrıntılı bilgi için link….. * Tek ayağıyla dengede durması için oyunlar oynayın. Örneğin, yere uzunca yapışkanlı bir bant yapıştırarak bir çizgi oluşturun. Çizginin bir tarafında durun ve öteki tarafa doğru büyük bir adım atın. Sizin yaptığınızı çocuğun da yapmasını sağlayın. * Tek ayağınızı kaldırın. Aynısını çocuk da yapsın. “Evet, tek ayağın üzerinde tek başına durabiliyorsun, çok güzel “ gibi teşvik edin. * Eğer zorlanırsa bir elinden tutun. * Koşmayı teşvik etmek için birlikte oyun oynayın. Hem eğlenceli hem de büyük kas gelişimini destekleyicidir. Örneğin, siz fare olun, çocuk da kedi. Sizi yakalamaya çalışsın. Koşarken aynı zamanda fare ve kedi sesleri çıkartın. Evin veya odanın içinde masaların altından emekleyerek gidin. Yakalandıktan sonra rolleri değişin. * Ev dışında da (parkta, bahçede) koşması için fırsat tanıyın. * Top yuvarlama oyunu oynayarak kas gelişimini destekleyin. Yere oturun ve topu çocuğa yuvarlayın. Sonra onun size atmasını teşvik edin. Topu yuvarlarken ne yaptığınızı söyleyin. O size yuvarlarken de onun yaptığını ifade edin. * Dışarıda veya evde sürebileceği oyuncaklar sağlayın. Çocuk sürerken onunla konuşun yeni fikirler ilave edin. Örneğin, “bu ayıcığın uykusu gelmiş onu yatağına götürebilir misin?“ gibi. * Boncuk dizme, makas kullanması için ortam hazırlayın. Örneğin, büyük delikli ve renkli boncuklar verin. Ayakkabı bağcıklarına nasıl dizileceğini örnek olarak gösterin. Sonra onun dizmesini sağlayın. * Çocuğun oynaması için evde hamur yapabilirsiniz. Sonra bu hamurlarla çeşitli şekiller yapın ve onun da yapmasını teşvik edin. Örneğin, top yapabilirsiniz ve nasıl yaptığınızı anlatabilirsiniz. * Kum, kil, çamur ve su oyunlarını teşvik edin. Bu yaştakiler karıştırmakla, dökmekle, şekil vermekle, çok şey öğrenirler. (24-30 ay)
* Yemek yerken çatal kullanmasını teşvik edin. Siz nasıl kullanılacağına dair örnek olun. Örneğin, meyve tabağı hazırlayın ve çatal kullanarak meyveyi yemesini isteyin. * Fermuar açma ve düğme ilikleme ile ilgili alıştırmalar yapabilirsiniz. Örneğin, bu denemeler kendi kıyafetleri üzerinde veya bebek kıyafetleri üzerinde olabilir. Yapabildiği zamanlar takdir edin. * Dışarıda koşabilmesi için ortam sağlayın. Örneğin, bahçede bir ağaçtan diğer ağaca doğru veya topun peşinden yakalamak için veya sizin peşinizden koşsun. * Müzikle dans edebilirsiniz. Siz ve çocuk dans ederken eline eşarp alabilir. Eşarbı yukarı kaldırabilirsiniz aşağı indirebilirsiniz veya daire yapabilirsiniz. Çocuk bir ucundan tutabilir siz de diğer ucundan birlikte dans edebilirsiniz. Bu oyun dengeyi sağlamayı geliştirir. * Bazı hareketleri yaparak oyun oynayın. Bu çocuğun büyük kas gelişimini destekleyecektir. Yürüme, hoplama, zıplama, yüzme, koşma, asker gibi yürüme hareketleri. Örneğin, yürüme ile başlanabilir. “ Yürü, yürü, yürü, dur.” Sonra yeni bir harekete geçin. * Dışarıda sıçrama oyunları oynayabilirsiniz. Örneğin, yaprakların üzerinden iki ayağıyla sıçrayarak atlayabilir. * Veya tavşan taklidi yaparak (sıçrayarak) çiçeklerin veya ağaçların arasında dolaşabilir. * Blokları dizmesi için fırsat verin. Yaptıklarıyla ilgili konuşun. Örneğin, “6 bloğu üst üste koydun ve kule yaptın. “ gibi. Yaptıktan sonra çocuklar kuleyi devirmekten hoşlanırlar. * Farklı büyüklükte şişeler ve kapaklarla oyun oynayın. Önce siz gösterin. Sonra onun bulmasını isteyin. Karışık olarak önüne koyun ve her bir şişeye en uygun kapağı bulmasını teşvik edin. * El becerilerini güçlendirmek için oyunlar oynayın. Ondan yardım isteyin. Örneğin, kapı tokmağı veya lamba düğmesini çevirmede, musluğu kapamada, ışığı söndürmede/açmada, kapıyı açmada, tuvalet sifonunu çekmede yardım isteyin. (30-36 ay)
* Kendi başına dökmeden yemek yediği ve içtiği için takdir edin . * Hız ve yön değiştirerek hareket oyunları oynayabilirsiniz . Ne yapacaklarını söyleyin. Örneğin, ”odana kadar hızlı koş ve geri dön, emekleyerek öteki odaya git. Banyoya kadar yavaş yürüyerek git ve hızlı yürüyerek geri gel. “ gibi. * 3 tekerlekli bisikleti kullanmayı öğretin. Pedalları nasıl çevireceğini gösterin. * Dengeyi geliştirmek için oyunlar oynayabilirsiniz. Büyük plastik sepetler olabilir. Çocuk fırlatma becerisini geliştirmek için alıştırma yapabilir. Top, kağıt, eşarbı sepete atmaya çalışır. * Çizim ve boyama yapabilmeleri için gazete kağıdı, alışveriş paketleri, gibi artık malzemeler sağlayın. * Çocukların sağ veya sol ellerini kullanmaları için baskı yapmayın. Bazı 2 yaş çocukları tek elle ilgili tercih yapabilirler. Fakat çoğunluk birkaç yıl her iki elini birden kullanır. 8 milyon çocuğun ancak yüzde 16'sı okulöncesi eğitim alıyor Okulöncesinde özel sektör son yıllarda büyük atılım içinde. Özel okulları bünyesinde bulunduran Türkiye Özel Okullar Birliği Başkanı Cem Gülan ve Enver Yücel özel sektördeki okulöncesi eğitimi ve olması gerekenleri anlattı: Rekabete dikkat etmeli Türkiye Özel Okullar Birliği Başkanı Cem Gülan Bizim dönemimizde okul öncesi varsa da bizim haberimiz yoktu. Belki çok az kesimin sahip olduğu bir ayrıcalıktı. Biz sokaklarda büyüdük, öyle de sosyalleştik. Tabii, bir sürü yanlışlar yerleşti. Ama, kavga etmeyi, doğayla mücadeliyi bilirdik, yeşili doya doya yaşadık. Şimdi öyle ortamlar yok, çekirdek aile de kalmadı. Anne babalar çalışıyor. Çocuklara bakacak biri lazım. Eğer çocuklar doğru eğitim almazlarsa birçok yanlışla büyüyor. Çaresizlikten birçok insanın yaptığı gibi evde bakıcılara bırakmak veya aile büyüklerine bırakmak çocukların iyi yetişmesi için yeterli değil. Çocuk bedenen ve zihinen doğru olarak gelişebileceği eğitim alabileceği işin uzmanları tarafından idare edilen eğitim kurumlarına gidebilmeli, yaşıtları ile birlikte sosyalleşmeli. Ülke olarak okulöncesi eğitimde çok geç kaldık. Dünyadaki oranlar gelişmiş ülkelerde yüzde yüz civarında, Türkiye'de hızla yükseliyor. Bu kurumlar şu anda parça parça yönetiliyor. Bir kısmı Milli Eğitime, bir kısmı Sosyal Hizmetlere bağlı. Bu kurumların tek elden yönetilmesi lazım. Çalışmalar var, sanırım yakında kanun çıkacak hepsi devletin denetim ve gözetiminde olacak. Okulöncesinde özel öğretim kurumları büyük aşama kaydetti. Ama, rekabet de çok fazla. Bu rekabetin zarar verici hale gelmemesi lazım. Biz yıllarca uğraşarak bu kurumlarda yabancı dil öğretimi için Talim Terbiye Kurulu'ndan izin almaya çalıştık. Amaç, dilin varlığını çocuklara öğretip, başka insanların başka dillerle anlaştığını gösterip, oynayarak, şarkılarla yabancı dili öğretmekti. Ancak, çocuğa üç dört dili birden öğretmeye kalkıp, baskı uygularsak büyük hata yapmış oluruz. Çocuğun alabileceğinden fazlasını yüklemeye çalışırsak gelecekte çarpık bir nesil oluşmasına neden oluruz. Özel okullar gerçekten çocuklara iyi imkanlar sunuyor. Tesisleri, yeşil alanı, iç dizaynı, öğretmen seçimi olarak çok iyi durumda. Daha iyi hale getirmek için çalışıyoruz. Çocukların çok az kısmı okulöncesinden yararlanıyor TÖDER Yönetim Kurulu Başkanı Enver Yücel Çocukların en hızlı geliştiği dönem 0-6 yaş arasıdır. Erken eğitim, insan hayatında iki okul yılına denk gelecek bir başarı farkı yaratıyor. İnsan beyni, gelişimini büyük oranda 0-7 yaş arası tamamlamaktadır. Bu dönemde bilinçli bir öğrenme sürecine başlamak çok önemli. Türkiye’de okul öncesi eğitim derken genellikle 5 ve 6 yaş eğitimi kastediliyor. Halbuki artık bilimsel çalışmalar, 0-3 ve 0-4 yaş eğitiminin ne kadar önemli olduğunu vurguluyor. Geçen ay New York Üniversitesi Uygulamalı Psikoloji bölümü öğretim üyelerinden Prof. Dr. Lawrence Aber ile yaptığımız bir görüşmede, şu önemli bilgiyi bizimle paylaşmıştır. Düşük gelirli ailelerin 0-3 yaş arası çocuklarının öğrendiği toplam kelime sayısı 600 iken, aile içinde bilinçli sohbetlerin ve kitap okumalarının yapıldığı üst gelir grubundaki ailelerin 0-3 yaş arası çocuklarının öğrendiği toplam kelime sayısı 1.800. Yani bu dönemde bilinçli bir eğitimle tanışmayan çocuklar, eğitim hayatları boyunca hep dezavantajlı durumda kalıyorlar. Aradaki açığı kapatmaları da kolay olmuyor. Yine erken çocukluk ve okul öncesi eğitim alan çocukların, ilerleyen dönemdeki okul başarıları ve en önemlisi hayat başarıları bu yaşlarda eğitim almamış olan çocuklara göre daha yüksek. Şu an Amerika başta olmak üzere, 4-5 yaş eğitiminden daha fazla önem, 0-3 yaş çocuklarının ve onların ebeveynlerinin eğitimine veriliyor. Çünkü özellikle bu dönemde ailenin bilinçli olması, eğitimli olması, çocuğu ile nasıl iletişim kuracağını bilmesi, ona bir kitabı nasıl okuması gerektiğini bilmesi, çok önemli. Aynı şekilde bu dönemde yavaş yavaş çocuğun bir okul ortamında bilinçli bir şekilde eğitim almaya başlaması da gerekiyor. 0-3 yaş çocukları ülkemizde genellikle oyun gruplarına, kreşlere veriliyor. Aileler özellikle de çalışan aileler bu tip yerleri, kendileri işteyken çocukların vakit geçirdiği ve oyun oynadığı yerler olarak görüyor, eğer anne çalışmıyorsa, böyle bir yere göndermeye hiç gerek görmüyor. Halbuki, insan beyninin en fazla gelişim gösterdiği dönemde biz çocuklarımızı evde bakıcılara emanet ediyor, televizyon karşısına oturtuyor, ilgi duyduğu herhangi bir oyuncakla vakit geçirmesini istiyor, belki bir de bir oyun grubuna yazdırıyoruz. Bizim artık ülke olarak, 5-6 yaşı kapsayan okul öncesi eğitim sorunumuzu halletmiş, 0-4 yaşı kapsayan erken çocukluk eğitiminden bahsediyor olmamız lazım aslında. Türkiye’de maalesef okul öncesi eğitimde pek iç açıcı bir tablo yok. Bu yaş aralığındaki yaklaşık 7 milyon çocuğun ancak yüzde 16’lık bir kısmı okulöncesi eğitim alabiliyor. Oysa Sekiz yıllık zorunlu eğitime rağmen Türkiye’de ortalama eğitim süresi halen altı yılın altında. TÖDER sadece özel öğretim kurumlarının sektörel çıkarlarını düşünen bir dernek değil, ülkemizdeki ve dünyamızdaki eğitimin daha insani ve çağdaş olması için değerler ve projeler üretme vizyonlu bir sivil toplum örgütüdür. Bu vizyonumuzun gereği olarak, 2008 yılında “6. yaşın zorunlu eğitim kapsamına alınması” ile ilgili bir proje yürüttük. Okulöncesi eğitimde bu projenin hedefleri mutlaka gerçekleştirilmeli. TÖDER’in bu projesinden sonra Milli Eğitim Bakanlığı 6 yaşı zorunlu eğitim kapsamına alınmasına karar vermiş, bu kararın ön koşulu olarak da bölgelerde pilot uygulama çalışmalarını başlatmıştır. Önümüzdeki yıllarda 6 yaş zorunlu eğitim kapsamına alınacak. Zaten Amerika ve Avrupa’da pek çok ülkede okula başlama yaşı 6’dır. Onlar okul öncesi eğitimden, 4 ve 5 yaşı kastederler. Onların çocukları 5 yaşta zorunlu okul öncesi eğitime yani anaokuluna başlar, 6 yaşta da birinci sınıfa geçerler. Özel öğretim kurumları, gelişmiş ülkelerin eğitim düzeyinde, eğitim yapıyor. Okulöncesi eğitim alanında uygulanmaya başlanan en yeni projeleri ülkemize getiren, onları en iyi şekilde uygulayan dış ülkelerdeki önemli eğitim kurumları ve araştırma enstitüleri ile işbirliği yaparak bu alanda uluslararası katkı yapan kurumlardır. Özel öğretim kurumlarına ait okulöncesi eğitim kurumları bu deneyim ve birikimlerini kamu okulları ile paylaşıyor. Bu alanda daha yakın bir işbirliği oluşabilmesi için Milli Eğitim Bakanlığı yetkililerinin yeni imkânlar sağlaması ve yasal düzenlemeler yapması gerekiyor. Ülkemizde anne baba eğitimi, öğretmen ve yöneticilerin hizmet içi eğitimi bu alanda yapılacak gelişmeler için temel bir ön koşuldur. Özel sektöre bağlı okulöncesi eğitim kurumları bu alanda geniş bir birikime ve deneyime sahiptir. Milli Eğitim Bakanlığı, okulöncesi eğitim kurumlarını büyük kent merkezlerinde değil, bütün bölgelere yayılması konusunda özel sektörü teşvik ettiği takdirde, özel öğretim kurumlarının bulundukları yerleşim yerleri hizmet içi eğitim merkezi olabilir. Biz özel sektör temsilcileri olarak kamu okullarını rakip değil paydaş olarak görmekteyiz. Okulöncesi eğitime giden öğrencilerin yüzde 70’ine yakın oranı ana sınıflarına gitmektedir. Ana sınıfları devlet ilköğretim okullarının içinde yer almaktadır. Fiziki, araç gereç bakımından bu mekânların çoğunun uygun olmadığı bir gerçektir. Özel sektör okulöncesi eğitimin araç-gereç ve fiziki mekân bakımından daha işlevsel olabilmesi için bu alana büyük katkılar yapabilir.
Türkiye'de 23 bin 653 okulöncesi eğitim kurumu bulunuyor. Bu kurumların yüzde 95'i Milli Eğitim Bakanlığı'na, geri kalanı da Sosyal Hizmetler'e ait.
Türkiye'de 421.033 erkek çocuk, 383.782 kız çocuğu okulöncesi eğitimden yararlanıyor.
36-48 AYLIK Erkek: 22.479 Kız: 20.936 Toplam: 43.415
48-60 AYLIK Erkek: 87.356 Kız: 82.872 Toplam: 170.228
60-72 AYLIK Erkek: 311.198 Kız: 279.924 Toplam: 591.122
0-5 YAŞTA OKULÖNCESİ EĞİTİMİN HEMEN GÖRÜLEN FAYDALARI * Daha az hastalık, daha az ölüm * Daha az beslenme bozukluğu ve büyüme engeli * Daha iyi kişisel hijyen ve sağlık bakımı * Daha az çocuk istismarı * Daha gelişmiş benlik kavramı * Daha az saldırganlık * Daha spontan davranabilme * Daha fazla etkileşimli oyun oynama * Daha iyi ebeveyn-çocuk ilişkisi * Akranlarıyla daha iyi ilişki * Sosyal olarak daha uyumlu olma * Daha iyi okullaşma * Daha uzun okullaşma * Daha erken okullaşma
OKULÖNCESİ EĞİTİM ÇOCUĞA NELER KATAR? * Yaratıcılığı geliştirir * Kendilerini tanımalarını sağlar ve yeteneklerini keşfedip, geliştirmelerine yardımcı olur * Deneyerek, paylaşarak ve yaşayarak öğrenmesini sağlar * Arkadaşlık, sevgi ve saygı duygularını geliştirerek sosyalleşmesini sağlar * Öz bakım becerilerinin gelişmesini sağlar (Temizlik, kendi başına yemek yeme, giyinme vb) * Empati geliştirmesini sağlar * Kendine güvenmesini ve saygı duymasını sağlar * Öz denetim kazandırır, oto kontrolünü geliştirir * En iyi oyun ortamını sunar * Birlikte hareket etmeyi, ekip çalışmasını öğretir * Dil gelişimine katkıda bulunur * Yardımlaşma ve dayanışma duyguları kazandırır * Başkaları ile iletişim kurma becerisini kazandırır * Haklarını savunmayı öğretir * Doğa ve hayvan sevgisini öğretir * Kendini en iyi şekilde ifade etmeyi öğretir (Duygu, düşünce ve davranış boyutunda) * Kuralları benimsemesini ve uygulamasını sağlar (disiplin) * Sorun çözme becerilerinin geliştirmesini sağlar * Gelişimine katkıda bulunarak ilköğretime hazır gitmesini sağlar * Hayatı planlamayı öğretir * Çocuğun değerinin ve hayat felsefesinin oluşmasını sağlar 7 Çok Geç 2005’te Anne Çocuk Eğitim Vakfı (AÇEV) 0-6 yaş döneminde çocukların erken çocukluk eğitimi alması amacıyla “7 Çocuk Geç” adlı bir kampanya başlattı. AÇEV, Türkiye’de bütün çocukların okulöncesi eğitim hizmetinden yararlanması ve erken çocukluk eğitimi konusunda kamuoyunu bilinçlendirmeyi amaçlıyordu. Kampanya başlamadan önce de 12 ilde 800 kişi ile görüşerek Erken Çocukluk Eğitimi Farkındalık Araştırması yapıldı. Bu araştırmaya göre 7 yaşın okula başlamak için geç olduğu açıklandı. Okulöncesi eğitimin okulda başarıyı arttırdığı, bu eğitimin de kurum tarafından verilmesinin yararlı olduğu vurgulandı.
3-6 YAŞTAKİ ÇOCUKLARIN YÜZDE 23'Ü ANCAK EĞİTİM ALABİLİYOR Yapılan araştırmalara göre 4-6 yaş arasındaki çocukların yalnızca yüzde 33,4’ü (3-6 yaş grubu için yalnızca yüzde 23) okul öncesi eğitimden yararlanabiliyor. Nüfusunun yarısından fazlası 25 yaşın altında olan, yılda 1.4 milyon bebeğin doğduğu ve 0-6 yaş grubunda 8 milyona yakın çocuğun bulunduğu ülkemizde çocukların çoğunluğunun temel eğitim öncesinde bir destek eğitimi almadığı görülüyor. Bu yaşlardaki eğitim eksikliğinin sonradan giderilmesinin neredeyse imkansız olduğu göz önünde bulundurulduğunda bu tablo gelişmiş ülkeler düzeyine yükselmeye çalışan bir ülke açısından pek de iç açıcı değil.
GELİŞMİŞ ÜLKELERDE OKULÖNCESİ EĞİTİM ÇOK YAYGIN Oysa, AB üyesi ülkelerinde okul öncesi eğitime başlama yaşının 3’e kadar çekilmesi konusunda hazırlıklar yapılıyor. Çocuklar kendi yaş grupları içinde gelişim özelliklerine uygun olarak eğitim alıyor ve aileler de bu konuda onları destekliyor. Ülkemizde ise, temel eğitim öncesinde hiç eğitim almadan, 7 yaşında okula başlayan çocuklar, bir yılı eğitime hazırlanmak için kaybediyor, gelişmiş ülkelerdeki yaşıtlarından daha geride hayata başlıyor.
7 Çok Geç Kampanyası’nın Amaçları

1993 yılında kurulan AÇEV, erken çocukluk ve yetişkin eğitimine yönelik programlar ve uygulamaları ile katkı sağlamak için ülke genelinde yaygın bir hizmet ağı oluşturdu. Eğitimde fırsat eşitliğinin hayata geçirilmesi, çocuk kadar çocuğun yakın çevresinin de desteklenmesi ve eğitimin bir yaşam boyu sürekli kılınması için çeşitli programlar ve faaliyetler düzenledi.
7 Çok Geç Kampanyası’nı Destekleyenler * AÇEV * Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği * Eğitim Eğitim Reformu Girişimi (ERG) * Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı (KEDV) * Türk Eğitim Vakfı (TEV) * Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı (TEGV) * Vehbi Koç Vakfı (VKV)
Kampanyanın Yeni Hedefleri
Kampanyanın başladığı dönemde ülkemizde 4-6 yaş arası çocuklarımızın yüzde 16’sı okul öncesi eğitimden faydalanırken, o günden bu yana 107 oranında bir artış ile bu yaş grubunda okullulaşma yüzde 33,4’e (2008 yılı) yükseldi. Bu gelişmelere rağmen yaygınlaşmaya önemli ölçüde katkıda bulunacağı düşünülen 5 yaş grubu çocuklar için zorunlu okul öncesi eğitime ilişkin yasa tasarısı henüz hükümetin hedefleri arasında yer almıyor. Toplam bütçeden okul öncesi eğitime ayrılan pay yeterli görünmüyor. Ülkenin farklı yerlerindeki ve farklı koşullarındaki çocukların ihtiyaçlarına tam olarak cevap veremiyor. Bu nedenle de kampanyanın yeni dönem çalışmaları lobi faaliyetleri ile devam ediyor. Bunun ilk aşaması olarak TBMM’nden bazı kadın milletvekillerine yönelik bir sunum yapıldı. Bu yıl içinde de çalışmalar devam edecek. Hedefler şunlar: * Hükümet programında 2013 yılına kadar 4-6 yaş grubunda (48-72 ay) yüzde 50 okullulaşma * 2009-2010 eğitim yılında 5 yaş grubunda (60-72 ay) 30 ilde yüzde 100 okullaşma * 5 yıl içinde kademeli olarak tüm ülkede 5 yaş grubunda yüzde 100 okullaşma * 5-6 yaşın (60-72 ay) zorunlu eğitim kapsamına alınması için gereken yasal değişiklerin yapılması * 5-6 yaş grubunun (60-72 ay) okul öncesi eğitime erişiminin sağlanması ve kaliteli eğitim alabilmesi amacıyla gereken kaynakların bütçeye eklenmesi * Öğrenme-öğretme süreçleri, eğitimin içeriği ve öğrenme ortamlarında iyileşme sağlaması * Yetkin öğretmen darboğazı ve öğrenme ortamlarındaki eksiklikler kaliteli eğitimin önünde engel teşkil ediyor, bu konuya çözüm getirilmesi * Bu dönem çocukları destekleyecek alternatif bir model olarak aile eğitimleri yaygınlaştırılması Okul seçerken nelere dikkat edeceğiz * Veliler için en zor karar çocuklarına uygun olan okulu seçmek. Özellikle Büyükşehirlerde birden çok alternatifi olan anne babalar okul seçerken kriterler konusunda kararsız kalıyorlar. Uzun yıllar okulöncesi eğitimde görev yapan ve eğitimci yetiştiren AÇEV (Anne Çocuk Eğitim Vakfı) Genel Müdür Yardımcısı ve erken çocukluk eğitimi kıdemli konu uzmanı Deniz Şenocak, velilerin okul seçiminde hangi kriterleri bakması gerektiği konusunda şu uyarılarda bulundu: ÇOCUĞUNUZ OKULA HAZIR MI? * Aile, önce çocuğun okulöncesine hazır olup olmadığına karar vermeli. Sonra da çocuğu bu duruma hazırlamalı. Bu hazırlık da çocuğu sosyal ortamları sokarak, arkadaşlarıyla bir araya getirerek, bol bol kitap okuyarak olabilir. Bu ısındırma çalışmaları ile sosyal kuralları öğrenir ve ittiği kuruma konsantre olması kolay olur. * Bütün bunları yapan aile okul seçerken de önceliğini belirlemeli. Önceliği yabancı dil mi, okula yakınlık mı, ücreti mi, öğle uykusu mu? Öncelik belirlendikten sonra aile oturup bütçesini ayarlamalı. Bir yuvada müdürlük tecrübem var. Velinin çocuğu okula verdikten sonra birden “ben bunu karşılamıyorum” deyip çocuğu alması, yarıyolda bırakması çocukta travma yaratıyor. * Okul seçimi sırasında çevreden çok fazla geri bildirim olur. Aile bunları çok dinlememeli, kendi kriterlerine öncelik vermeli. Bir liste yaparak, bu listedeki okulları bizzat görmeli. Hatta bu okulların çevresinde dolaşıp, içeri girmeli, öğretmenlerle konuşmalı, tanışmalı ve dersleri izlemeli. Çünkü, okul yönetiminin tavrı, öğretmenlerin çocuklara yaklaşımını gözlemlersiniz. Teneffüsler bu konuda iyi gösterge verir. ÖĞERTMENLERLE MUTLAKA GÖRÜŞÜN * Okul yönetimi ve öğretmenlerle mutlaka görüşmeli. Bizim için önemli kriter öğretmenlerdir. Çocukla iletişimde gülümseyen, dokunan ve sevecen öğretmen kendini hemen belli eder. Koşullar ne kadar kötü olursa olsun öğretmenin donanımı iyi ise çocuk iyi yetiştirilir. Öğretmenin de üniversite mezunu olması tercih edilir. Bu her zaman pek olası değil. Türkiye’de usta öğreticiler dediğimiz meslek lisesi mezunları çoğunlukta. Aralarında bu işi çok severek yapan, donanımlı olanlar da var. Öğretmenlerin kendini iyi yetiştirip, yenilikleri takip etmesi çok önemli. Zaten işini severek yapan, çocukları seven öğretmen hemen kendini belli eder. Bunun yapmacık olup olmadığını bir anne mutlaka hisseder. Öğretmenlerin kurumda uzun süre çalışması tercih edilir. * Çocuk öğretmen iletişimi çok önemli. Öğretmen sabah çocuğu karşılamalı, birebir zaman geçirmeli, onların sorularını yanıtlamalı. Çocukların yiyecek, dinlenme, tuvalet, yalnız kalma ihtiyaçlarını dikkate almalı. Net, tutarlı kurallar ve sınırlar koymalı. Çocukların sosyal beceriler edinmelerine, yardımlaşmalarına ve başkalarının duygularını anlamalarına yardımcı olmalı. Onların soru sormalarını, problemlerini dile getirmelerini, fikirlerini söylemelerini, öneri getirmelerini desteklemeli. Olumlu disiplin yöntemleri kullanmalı, ceza vermemeli. Oyun zamanında “hadi oynayın” deyip kendisi kenara çekiliyorsa o okulda kalite konusunda sorun var demektir. Öğretmenin kuralları olmalı, sınır koyabilmeli. Bazen okul yönetimleri velileri memnun etmek için kural ve sınır koymakta zorlanır. Öğretmenin çocuklara hakim olması gerekir. Tecrübesizse sınıf yönetiminde kontrolü kaybedebilir. * Öğretmen, faaliyet geliştirme yönünde beceri göstermeli. Bazı okullarda hazır programlar uygulanır. Ancak, ölçme değerlendirme çok önemli. Her çocuğun kendine göre gelişim hızı, yapısı vardır. O çocuğun nereden nereye geldiğine bakmak en önemli kriter olmalı. Çocuğun gelişimi düzenli aralıklarla takip edilmeli. * Bazen iyi okullarda bile gördüğümüz bir yanlış var. Çocuklar düzenli olarak testlere tabi tutuluyor. Buradaki öğretmenler veliye gidip, “Ayşe hala makas tutamıyor” diyor. Oysa oradaki sorumluluğun alınması lazım. BİR ÖĞRETMENE EN FAZLA 10 ÇOCUK DÜŞMELİ * Öğretmen dışında eğitimci kadrosu da çok önemli. Okul müdürü mutlaka okulöncesi alandan yani bir üniversitenin çocuk gelişimi, okulöncesi, psikoloji mezunu olmalı, öğretmen olarak deneyimi bulunmalı. Okul yönetimi işini seviyor ve önemsiyorsa öğretmenler de bu sistemi izler. Kalite göstergelerinden biri de öğretmene düşen çocuk oranıdır. İdeal olanı bir öğretmene 10 çocuk düşmesidir. 20 kişilik sınıfsa bir öğretmen ve yardımcı öğretmenin sınıfta bulunması yeterlidir. 3 yaştan ufak olan kurumlarda bir öğretmene dört çocuk düşmesi gerekir. Bir kurumda en önemli anahtar öğretmendir. Kötü bir mekanda da öğretmenler çok iyi şeyler yapabilir.
SIK ÖĞRETMEN DEĞİŞTİRMEK DOĞRU DEĞİL * Çocuğun sık sık öğretmen değiştirmesi doğru değil. Çocuğun evden ayrılışında birkaç geçiş bulunur. Önce anneden anaokuluna, sonra anaokulundan ilköğretime geçer. Bu geçiş basamaklarında güven çok önemli. Anne babadan öğretmene geçerken o öğretmenin sabit kalması çocukta güven için gerekli. Hatta ilköğretimin ilk üç sınıfında da aynı şey geçerli. Bazı çocuklar buna çok önem verir, onların olmazsa olmazı öğretmenin sabit kalmasıdır.
VELİ DİLEDİĞİ ZAMAN OKULA GİDEBİLMELİ * Okul veli ilişkisi çocuğun gelişmesinde önemli rol oynar. Aile ile bağlantı bir okulun kalite göstergesidir. Okul aile ilişkisini güçlendirecek faaliyeti olan okulları tercih edin. Sadece para istemek ya da faaliyetleri desteklemek için veli okula çağrılıyorsa kalitesini sorgulayın. Veli çocuk hakkında bilgilendirilmeli, evdeki durumu ile ilgili sorular sormalı. Veli sınıf içine girmeli. * Okul, velinin okula adım atmasını istemiyorsa orada bir olumsuzluk söz konusu. Veliler bazen okula gitmekten, sınıfa girmekten çekiniyor. Bu “eti senin, kemiği benim” anlayışının bir parçası da olabiliyor, okulun tutumundan da kaynaklanabiliyor. Öğretmene, okul yönetimine saygı iyi bir şey ama, korkma meselesini atlatmaları gerekir. Bazen veliler de hata yapıyor. Teftiş eder gibi okula geliyor, agresif oluyor ve çok sorguluyor. Bu da doğru değil. Bir şey öğrenmek isteyen, okula destek olan veliye kapı açık olmalı. Okul velinin içeri girmesine izin vermiyorsa bunun nedenlerini iyi açıklamalı, veliyi tatmin etmeli.
SINIFTAKİ EŞYALAR ÇOCUK BOYUNDA OLMALI * Eğitim ortamının nasıl düzenlendiği çocukların yapacağı tüm etkinlikleri etkiler. Eğitim ortamının çocukların gelişim özelliklerine uygun, güvenli ve farklı becerileri desteklemeye yönelik düzenlenmesi önemli. Bunun için sınıflar ve çocukların bulunduğu diğer mekanlar hem uyarıcı, hem de belli bir düzen izlenerek donatılmalı. * Sınıflar aydınlık olmalı. * Sınıftaki her şey çocuk gözüyle hazırlanmalı. Makul ölçüde dolaplar olmalı. Bazı sınıflarda kocaman kocaman kapalı dolaplar görüyoruz. Oysa kapıları açık ve çocuk boyunda olmalı. Çocuk rahatça bir şey alıp, tekrar yerine koyulabilmeli. * Çocukların aldığı materyallerin sembolleri de olmalı. Lego gibi çocuk aldığı şeyi nereye koyacağını yönlendiren materyaller bulunmalı. * Köşe mantığı iyi ama çocuk her köşeden yararlanmalı. Bazı okullarda çok fazla çeşit olabiliyor. Okuma, sanat, blok, evcilik ve sessiz köşe yeterli. Bu köşelerde yeteri kadar çocuklara yönelik materyal olmalı. Çocuklar hep aynı köşede, aynı oyuncaklarla oynamalı, farklı köşelerde, farklı oyuncaklarla oynamasında yarar var. Tuvaletler yeterli sayıda ve çocukların boylarına uygun olmalı.
BODRUM KATINDA VE EN ÜST KATTA SINIF OLMAMALI * Bodrum katında karanlıkta ya da en üst katta olan sınıflar bulunuyor. Oysa, bahçeye açık sınıflar tercih edilmeli. Aydınlık, havalandırılması kolay olan sınıfları biz daha iyi buluyoruz. * Anasınıfındaki çocukların bahçeleri ayrı yerde bulunmalı. Çocuklar açık havaya çıkarılmalı.
BESLENME, SAĞLIK VE GÜVENLİK * Okulda dinlenme zamanı olmalı ama çocuklar uyumaya zorlanmamalı. Duman uyarı cihazı ve yangın merdiveni bulunmalı. Okulda bir sağlık personeli olmalı. Tüm çocukların aşı takibi yapılmalı. okul içersinde bütün güvenlik önlemleri alınmış (prizler kapalı, korkuluklar var, sınıftaki dolaplar ve bahçedeki oyuncaklar güvenli vb) olmalı.

 

Bugün 5 ziyaretçi (10 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol